Tiroit ameliyatlarının yarısı gereksiz yere mi yapılıyor?

Ülkemizde her yıl 100 bin tiroit ameliyatı yapılıyor ve 5 bin yeni tiroit kanseri teşhis ediliyor…

 

Tiroit kanseri teşhisindeki artış tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de öncelikle bu konudaki farkındalık artışına ve düzenli olarak gerçekleştirilen kontrollere tiroit ultrasonografisinin eklenmesine bağlanıyor.

Uluslararası Endokrin Cerrahisi Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mete Düren, nodülün yapısına tamtanı konması için tiroidin tamamının değil, nodülün bulunduğu bölümün çıkarılmasının hastayı (sonucun iyi huylu çıkması halinde) ömür boyu tiroit hormonu almaktan kurtardığını söylüyor. Ancak kötü huylu tümörlerde nodülle birlikte tiroidin tamamının alınması gerekiyor.

EN ÖNEMLİ NEDENİ RADYASYON
Tiroit kanserinin bilinen en önemli nedeninin radyasyon olduğu belirtiliyor. Boyuna uygulanan radyasyon ve kullandığımız tüm teknolojik aletler (cep telefonları, laptop, tablet bilgisayarlar, blue tooth, televizyon, masa üstü ekranlar) bir radyasyon bulutu içinde yaşamamıza neden olduğu için bunun etkisini hesaplamakmümkün olamıyor. Tiroit kanserleri büyüyen sert kitleler şeklinde belirti verirken, günümüzde ameliyat edilen kanserli hastaların yaklaşık üçte birini 1 santimden küçük, tesadüfen bulunan vemikrokanser olarak adlandırılan nodüllere sahip hastalar oluşturuyor. Prof. Dr. Mete Düren, bu grupta iyileşme oranının yüzde 100’e yaklaştığını söylüyor. Tiroit kanserlerinde radyoterapi ve kemoterapi uygulaması, cerrahinin yarar sağlamayacağı düşünülen çok küçük bir hasta grubunda gerçekleştiriliyor.

YANLIŞ OLMASA DA GEREKSİZ
Ülkemizde yılda yaklaşık 100 bin tiroit ameliyatı yapılıyor ve her yıl 5 bin yeni tiroit kanseri teşhis ediliyor. Prof. Dr. Mete Düren, bu sonuçlardan yola çıkarak gerçekleştirilen tiroit ameliyatlarının yaklaşık yüzde 50’sinin (yanlış olmasa da) gereksiz yere yapıldığını düşündüğünü söylüyor.

Kulak çınlaması, artık kabus olmaktan çıkıyor!

Gece yattığınızda bir türlü geçmeyen, uykuya dalmanızı zorlaştıran ve dikkati toplamakta güçlük çekilmesine yol açan kulak çınlaması, artık kabus olmaktan çıkıyor.

Kulağa lazerle biyo-uyarıcı etki oluşturularak yapılan ve son bir yıl içinde 2 bin 500 hastanın bin 800’ünde kesin sonuca ulaşılan ”Quantum Lazer” terapisiyle kulak çınlaması sorununun çözümünde yüzde 75’lik başarı sağlanıyor.

İstanbul Üniversitesi (İÜ) Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz (KBB) Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İrfan Devranoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, gün içinde zaman zaman görülen kulak çınlamasının önemli olmazken, 24 saat boyunca devam eden ve kronik hale gelen kulak çınlamasının sorun olabildiğini söyledi.

Halk arasında kulak çınlaması olarak adlandırılan ”Tinnitus”un gerçekte dışarıdan gelen bir sesli uyaran olmadan hastanın ses algılaması olarak tanımlandığını belirten Devranoğlu, bu sesin değişik tonlarda ve özelliklerde olabildiğini ifade etti. Devranoğlu, hastaların bu sesleri kimi zaman bir çınlama sesi gibi duyarken, kimi zaman uğultu, rüzgar sesi veya bir makinenin çalışma sesi gibi tarif edebildiğini anlatarak, bunların hepsinin ”Tinnitus” olarak kabul edilmesi gerektiğini dile getirdi.

Tinnitus rahatsızlığının önemsiz görünse de zaman zaman çok ciddi hastalıkların habercisi olabildiğini belirten Devranoğlu, erken tanı ve doğru tedavi ile önemli hastalıkların eşiğinden dönmenin mümkün olduğunu ifade etti.

”TÜRKİYE’DE 5 MİLYON KİŞİNİN KULAĞI ÇINLIYOR”
Devranoğlu, kulak çınlaması şikayetinin görülme sıklığının yüksek olduğunu dile getirerek, ”Türkiye’de 5 milyon kişi kulak çınlaması rahatsızlığıyla yaşıyor. Dünya nüfusunun ise üçte biri kulak çınlaması şikayetiyle doktora müracaat ediyor, yaklaşık 2-2.5 milyar insanın kiminde az kiminde dayanılmaz bir çınlama görülüyor” diye konuştu.

Kulak çınlamasının 14-85 yaş arasındaki herkeste karşılaşılabildiğini belirten Devranoğlu, kadınlarda görülme sıklığının erkeklere oranla daha yüksek olduğunu söyledi. Devranoğlu, ıslak saçla dışarı çıkılmasının hava akımıyla birlikte kulakta bir kireç tabakasının oluşmasına yol açtığını anlatarak, ”Menopoz dönemi de kadınlarda çınlama sorunu meydana getirebiliyor. Sakız çiğnemek, kasları çalıştırdığı ve çok iyi bir fizik tedavi yöntemi olduğu için herkese günde en az 1 saat sakız çiğnemesi öneriliyor” dedi.

ALERJİ, ENFEKSİYON YA DA TÜMÖR ETKEN OLABİLİYOR
Prof. Dr. Devranoğlu’nun verdiği bilgiye göre, kulak çınlaması bir hastalık olması yanında bazen de başka hastalıkların belirtisi olarak çıkabiliyor. Bunların arasında kafatası tümörleri, dolaşım bozukluğu, damar rahatsızlıkları ve kireçlenme yer alıyor. Bu yüzden muayene ve testlerin ihmal edilmemesi ve kulak çınlamasının başka hastalıkların habercisi olup olmadığının öğrenilmesi büyük önem taşıyor.

Enfeksiyon, kulak zarında delinme, orta kulakta sıvı birikmesi, orta kulaktaki kemiklerin eklem yerlerinin sertleşmesi, baş ve boyun bölgesindeki damar genişlemeleri (anevrizma), denge ve işitmeyi sağlayan sinirden kaynaklanan bir tümör (akustik nörinom) ve işitme kaybı kulak çınlamasına yol açabiliyor.

Bunların dışında alerji, yüksek veya düşük tansiyon, tümör, şeker hastalığı, tiroid problemleri, baş ve boyun bölgesine gelen darbeler, bazı romatizma ilaçları, kimi antibiyotikler ve sakinleştirici ilaçlar da etki eden diğer faktörler olarak gösteriliyor.

Tinnitus’un her durumunda tedavisi farklı oluyor. Dolayısıyla uzman kontrolüyle gerçek nedenin tespit edildikten sonra uygun tedavinin yapılması önem taşıyor. Tinnitus, genellikle işitme sinirlerinin mikroskopla görülebilecek kadar küçük olan uçlarında meydana gelen hasarlardan ötürü gelişiyor. Bu sinir uçlarının sağlıklılığı doğru ve kesin duymayı sağlıyor ve bunlarda meydana gelecek bir hasar işitme kaybı ve Tinnitus’a yol açıyor. İlerlemiş yaşla birlikte sinir uçlarında bazı değişiklikler meydana geliyor ve Tinnitus ortaya çıkıyor.

YÜKSEK SESLE MÜZİK DİNLEMEK RİSKİ ARTIRIYOR
Tinnitus’un en sık rastlanan nedeni olarak yüksek sese maruziyet gösteriliyor.

Endüstriyel gürültü, yangın alarmları, yüksek sesle müzik dinlenmesi ve diğer gürültü türleri kulak çınlamasına ve işitme kaybına yol açabiliyor. Özellikle, gençlerin çok sık kullandığı stereo kulaklıklarla yüksek müzik dinlemek, olası riski daha da artırıyor.

TUZLU YİYECEKLERDEN UZAK DURULMALI
Kulak çınlamasının azalması için basit tedbirler alınması gerekiyor.

Bunun için yüksek sesli müziğe maruz kalmaktan kaçınılması, kan basıncının sürekli kontrol ettirilmesi, tuzlu yiyeceklerden uzak durulması isteniyor.

Ayrıca, sinir sistemine uyarıcı etkisi olan kahve, kola ve sigara tüketiminden uzak durulması, günlük egzersizlerle kan akımının düzene sokulması, gün içinde yeterince dinlenilmesi ve çok yorulmaktan sakınılması tavsiye ediliyor.

”QUANTUM LAZER TERAPİSİYLE YÜZDE 75’LİK BAŞARI”
Yakın zamana kadar tam çare bulunamaz ve hastalara bununla yaşaması önerilirken, artık yeni tedavi metodu ile sorun ortadan kaldırılabiliyor.

Prof. Dr. İrfan Devranoğlu, artık çeşitli testlerle sorunun nereden kaynaklandığının belirlenebildiğini ifade etti. Tanının konulmasının ardından ”Quantum Lazer” terapisiyle tedavi imkanı bulunabildiğini dile getiren Devranoğlu, ”Rusya’da bulunan ve Almanya’da geliştirilen yeni tedavi yöntemiyle son bir yıl içinde 2 bin 500 hastanın bin 800’ünde kesin sonuca ulaşıldı” dedi.

Devranoğlu’nun verdiği bilgiye göre, kulağa lazerle biyo-uyarıcı etki oluşturuluyor. Bu şekilde, soruna zemin hazırlayan karmaşık süreçleri, vücudun doğal yolla kontrol altına alması sağlanıyor.

Tedavi, çınlamanın şiddetine göre 12 seanslık lazer ve elektromanyetik dalgalardan oluşuyor ve yaklaşık 2.5 ay sürüyor. Tedavi ile hem hasar onarılıyor, hem de hücre yenilenmesi sağlanıyor.

Tinnitus Pen (Green Medical Laser) ile ise Tinnitus hastaları her gün 20 dakika 90 gün boyunca kendi kendilerine tedavi uygulayabiliyorlar. Tedavi ile birlikte hastalar için hazırlanmış özel diyete uyulması şart koşuluyor.

Hayali kapakla gerçekleşecek!

Antalya’da yaşayan işsiz Özlem Kurt’un omurilik açıklığı nedeniyle doğuştan belden aşağısı felçli olan ve akülü araba alabilmek için pet şişelerin mavi kapaklarını biriktiren 5 yaşındaki kızı Gülperi Semiha Kurt’un gayreti, hayırsever vatandaşları harekete geçirdi.

Gülperi’nin mücadelesinden haberdar olan çok sayıda hayırsever aileye ulaştı. Hayırseverlerin bir kısmı kapak ulaştırmak, bir bölümü nakdi yardımda bulunmak, bazıları ise ”bu iş kapakla olmaz” diyerek akülü araba vermek istedi.

Kapak göndermek, nakdi yardımda bulunmak ya da akülü araba vermek isteyenler olduğunu belirten Kurt, şunları söyledi;

”4 hayırsever akülü araba vermek için aradı. Bize bir tanesi yeter. O yüzden dernekle bağlantı kurup diğerlerinin ihtiyacı olanlara ulaşmasını sağlayacağım. Para yardımı yapmak isteyenler de oldu. Onları da bez ve sonda alımı için kabul ettik. Çünkü Gülperi’nin uzun süre bakıma ihtiyacı var.”

Minik Gülperi ise, akülü arabası olacağı için duyduğu mutluluğu dile getirerek, ”Okula gidebilmek, gezebilmek ve parka gidebilmek için akülü araba istiyordum. Çünkü annem yoruluyor” diye konuştu.

Kahve doğurganlığı azaltıyor mu.?

Çok kahve mi tüketiyorsunuz.?

Kahvede bulunan kafein, kadınların yumurtalıklarındaki tüplerin kas etkinliğini azaltarak doğurganlığı olumsuz yönde etkiliyor. Nevada Üniversitesi’nde, fareler üzerinde yapılan bir araştırmaya göre; kafein, yumurtalıkların kas duvarındaki hücre etkinliğini azaltıyor. Bilim adamları, “Çok kahve içen kadınların normal süreçten çok daha sonra hamile kalmalarını kafeine bağlıyoruz” diyor.

Trafik kazalarında tüm tedaviyi SGK karşılayacak.!

Yeni yönetmelik, Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayımlanarak yürürlüğe girdi..

Trafik Kazaları Nedeniyle İlgililere Sunulan Sağlık Hizmet Bedellerinin Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik, Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Ülke içinde meydana gelen trafik kazaları nedeniyle ilgililere sunulan sağlık hizmet bedellerinin tahsiline ilişkin usul ve esasları belirleyen yönetmelik, Zorunlu Trafik Sigortası, Zorunlu Taşımacılık Sigortası ve Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortasını kapsıyor.

Trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmi ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları tedavinin gerektirdiği tüm sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın, SGK tarafından yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinde yer alan hükümler doğrultusunda karşılanacak.

SGK tarafından karşılanan sağlık hizmet bedelleri için bu yönetmelikle belirlenen usul ve esaslara göre, ilgili sigorta şirketleri ve Güvence Hesabı tarafından SGK’ya aktarım yapılacak.

Zorunlu Trafik Sigortası poliçesi düzenleme yetkisi bulunan sigorta şirketleri, kısa süreliler dahil yazdıkları sigorta priminin bu yönetmelik ekinde yer alan hesaplama yöntemine göre belirlenen kısmını, primin tahakkuk ettiği ilgili ayı izleyen 3. ay sonuna kadar defaten veya 3 eşit taksitte SGK’ya aktaracaklar.

Zorunlu Taşımacılık Sigortası ile Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası poliçesi düzenleme yetkisi bulunan sigorta şirketleri de yazdıkları sigorta priminin söz konusu hesaplama yöntemine göre belirlenen kısmını, primin tahakkuk ettiği ilgili ayı izleyen 3. ay sonuna kadar defaten veya 3 eşit taksitte SGK’ya aktaracaklar.

Güvence Hesabı da Zorunlu Trafik Sigortası, Zorunlu Taşımacılık Sigortası ve Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası için ilgili sigorta şirketlerinden tahsil ettiği tüm katılım paylarının yüzde 15’ini, tahsilatı izleyen ayın 10. gününe kadar SGK’ya aktaracak.

SGK alacağının süresinde ödenmemesi halinde, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu uyarınca, ödenmeyen kısım, sürenin bittiği tarihten itibaren ilk üç aylık sürede her bir ay için yüzde 3 oranında gecikme cezası uygulanarak artırılacak ve ilgili diğer hükümler uygulanacak.

Trafik kazaları sebebiyle sağlık hizmeti talebine konu olabilecek isteğe bağlı sigortaları düzenleyen sigorta şirketlerinin anılan poliçeler çerçevesindeki sorumlulukları saklı kalacak.

Bu Yönetmelik hükümleri kapsamında Kuruma yapılan aktarımla, sigorta şirketlerinin ve Güvence Hesabının Zorunlu Trafik Sigortası, Zorunlu Taşımacılık Sigortası ve Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası poliçeleri kapsamında sigortalılara ve hak sahiplerine karşı sağlık/tedavi giderleri teminatı bakımından sorumlulukları sona erecek.

Yönetmelik çerçevesindeki sağlık hizmet bedelleri için Zorunlu Trafik Sigortası, Zorunlu Taşımacılık Sigortası ve Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası çerçevesinde sigortalı olan kişilerden ayrıca talepte bulunulamayacak.