Şiir: Engelliler

Dünyaya herkes aynı şekilde gelmez
Kimileri görme engelli, kimileri işitme engellidir
Kimileri de sakattır…
Unutma sağlam olanda da bir engel vardır.

Kimileri görmek isterken, kimileri yürümek ister
Gidenin arkasından bakmak değil de
Koşup onu durdurmak ister
Hani deriz ya kör olsaydım da bunları görmez olaydım

Gözlerinin olmaması ne demek biliyor musun?
Çevreni, anneni, babanı, hiçbir şeyi, hiçbir rengi
Görmemek nedir biliyor musun?
Bir sesle yaşamak, yalnızlığına gölge tutmak
Nedir biliyor musun?

Yolda yürürken arkadaşını görüp de ondan selam almak
Senin de ona selam vermen ne kadar doğal…
Kaç kişinin hayalidir biliyor musun?
Yürümek, koşmak, konuşmak, duymak ve görmek
Kaç kişinin hayalidir…

Arkadaşların top oynarken, ip atlarken
Senin sadece onlara bakman
Nedir biliyor musun?

Dil, sözcük, kelime ve hece insanı tarif edermiş
Ya konuşamayanlar, onlar nasıl kendini ifade etsinler…
Karşıdan bakıp da dalga geçmesi kolay
Onlara yardım etmek çok mu zor…

Bir tebessüm etmek nedir biliyor musun?
Dalga geçercesine değil, içinden geldiği için
Yardım etmek nedir biliyor musun?

İnsanoğlu zayıftır
Kazanmak yerine kaybetmeyi
Mücadele etmek yerine pes etmeyi
Hatırlamak yerine unutmayı
Yardım etmek yerine dalga geçmeyi seçer…

İşte bu kadar zayıftır, insanoğlu
Allah’ın bize verdiklerine şükredeceğimize
Dalga geçiyoruz hep kendimizle
Önce şükret, sonra iste…

Onların gören gözleri,
İşiten kulakları,
Yürüyen ayakları olmak varken,
Bir engel de biz olmayalım…

KADIN DEĞİŞİR TOPLUM DEĞİŞİR

“Özgür bir kadın olmak için her kadının parası ve kendisine ait bir odası olmalıdır” Virginia Woolf

Korku; belirsizlik, tehdit algısı ile tetiklenen rahatsız edici olumsuz duygudur. Uyarıcı tepki olarak yaşamsaldır. Evrensel, öğrenilir öğretilir. Sayıları çok çeşitleri arasında birisi toplumsal terbiye sayıldığından korkudan sayılmaz. Alışkanlığa dönüştüğünden yadırganmaz. Bu “KADINDA BAĞIMSIZLIK KORKUSU dur.”

Bu korkuyu başlatan o çok sevdiğimiz, dinlemekten usanmadığımız masallardır. Ataerkil toplum düzeninin devamını sağlayan öğeleri içinde taşıyan masallarda genç kız, hep korunmaya muhtaç, ince, nazik güzel ve sevimlidir. Kendi başına ayakları üzerinde duramaz. Kader ne getirirse, onu yaşar. Sonunda yakışıklı, güçlü ve zengin erkek tarafından kurtarılıp (beyaz atlı prens) evlenip sonsuza kadar mutlu ve korunmalı yaşar.

Geleceğinin bir erkek sayesinde kurtulması da yetmez. Onun koruması gerekir. Yoksa kötüler ona zarar verir. Evin dışı ise bir sürü tehlikelerle (erkekler tarafından oluşturulan namus ve iffeti üzerine tehditlerle) doludur. Dış dünyada kendi cinsel kimliği var olmaya kalktığında sınırlamalarla karşılaşır. Bu sınırlar, kadına savunma mekanizmaları geliştirme zorunluluğu getirir. Bu da yaşlanması çirkinleşmesi ve erkekleşmesi anlamını taşır. Masallardaki güçlü kadınları cadıdır, kötü annedir. Sevimsizdir, çirkindir, hırçındır, mutsuz ve yalnızdır. Masalın sonunda hep kaybedendir.

Günün masallarıysa ürün tanıtımı yapan reklamlar. Çoğunda kadını erkeğe bağlı bir dekordur. Ev kadınıdır, annedir, geleneksel roldedir. Seksi değil ama rahat ve konfora düşkün, ciddi tüketicidir. Hiçbir şeyi kendiliğinden akıl edemez. Hep bir öğreticisi vardır. Öğreticiler de ya yaşı büyük “anne” kadınlar, ya da erkeklerdir. İkinci tür kadın, parfüm kozmetik ürünlerinde ve moda konusunda kullanılır. Kentli seksi kadın, baştan çıkarıcı ve arzuludur. Sürekli koşuşturur ve yalnızdır. Kendine “özgür”dür. Özenilecek tarafı hiç yoktur.

Kadınlarımıza çocukluklarından itibaren nasıl bağımsız birey olacakları değil, nasıl bağımlı kalacakları -ne yazık ki yine kadınlar tarafından- öğretilir. Kadından beklenen hep “iyi kız çocuğu”, “iyi ve düzenli öğrenci”, “iyi sevgili”, “iyi eş” ve “iyi anne” olmasıdır. Eğer kadın bu rolleri doğru bir şekilde yerine getirirse, babasının, ağabeyinin, eşinin, oğlunun kanatları altında olacak ve hep bakılıp korunacaktır. Bu ödüle layık olmak için hep eksik ve yardıma muhtaç birisi gibi algılanarak ve algılatılarak bu öğretilerle büyütülür. Bu öğretilerle evin içinin güvenli olduğunu öğrenen kadın, dışarıda olup bitenlere karşı hem kayıtsız kalmaya hem de o dar alanın dışındaki her şeyden korkmaya başlar. Eve kapandıkça korkar, korktukça eve kapanır. Kısacası kadına büyürken öğretilenin özyeterli olmanın erkek özelliği oluşudur. Oysa erkeklere bu özyeterliliği veren, doğa değil, eğitim ve sosyalleşme sürecidir.

Bir diğer nokta da toplum ve aile yaşantısında kadına hep güçlü ve özgür kadınların, kadınlıktan uzaklaşıp sevimsiz ve yalnız kalacaklarıdır. Bu öğreti ile büyüyen çoğu kadın, evlenir evlenmez, hırslarından hayallerinden vazgeçer. Dış hayatla bağlarını koparır. Bakıcı, destekleyici olarak başkalarının rüyalarının gerçekleşmesi için kendi isteği ile kendi benliğinden vazgeçer. Karşılığında korunup gözetileceği, bakılıp sevileceği bir karşılık sistemi ve beklentisi oluşturur.

Oysa doğa, kadına üretme becerisi vermiştir: Üretkenliğinin salt doğurmakla sınırlı kalması kayıptır. Doğanın verdiği bu ve diğer birçok beceriyi kendisi, ailesi, yakın çevresi, ülkesi ve insanlık adına farklı alanlarda kullanabilmesi için de önce bunun farkına varması gerekir. Bunun içinde bağımsızlık şarttır. Bağımsızlık kadının:“Ben çalışmak istiyorum” demesi ve bunu başarmasıyla olur. Kadının çalışmasını sadece aileler için maddi kazanç olarak görmek eksiktir yanlıştır. Kadının bağımsızlaşma yolunda atılan adımlardır.

Kadın sadece yüz yıldır, özellikle 2.Dünya Savaşı’ndan sonra dört duvarının dışına çıkıp erkek dünyasına girmiştir. Başlarda bu dünyada var olmak için ya basit az zarar göreceği konuları seçmiş ya da erkek silahları kuşanmak gerektiği sonucuna ulaşarak büyük yanlışa düşmüştür.

Ülkemizde Cumhuriyetin ilanıyla kadının bağımsızlaşması yolunda büyük adımlar atılmış olsa da yeterli değildir.“Tüsiad”ve“Kagider’in” ortaklaşa yayınladıkları “Türkiye’de Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği”sonuçları, kadının bağımsızlık korkusunda acı gerçeği ortaya koyar.

Kadınlar; bağımsız kadın olmak, kadınlıktan uzaklaşıp sevgisiz, sevimsiz, hırçın yaşamından uzaklaşıp yozlaşmak değildir. Tam tersine akılıcı üretici olmak demektir. Kadınlar! Bu dünyayı güzelleştirip zenginleştirmek için gelmişsiniz. Becerilerinizi, doğanın size verdiği bu armağanın farkına varın. Bunu üretimde kullanın. Tüketen grup olumsuzluğundan çıkın. Çalışın. Çalıştıkça, Özgürleşecek, kendiniz olabileceksiniz. Çalıştıkça, kendinize, ailenize, yakın çevrenize, ülkenize ve insanlığa çok şey katacaksınız.

Anneler, kız çocuklarınıza büyüyünce ne olacağın sorusuna “gelin, anne” yanıtını verdirmeyin. Bunlar onun geleceği değil, doğal sürecidir. Erkek çocuklarınızı kısıtlayıcı, despot yetişmelerinin önünü kesin. Anlayışlı, destekleyici bireyler olmalarını sağlayınız. Suçu erkeklerde aramayınız. Olay sizde başlayıp biter. Onları yetiştirip eğiten sizlersiniz

Sevgili hanımlar! Bağımsız olmaktan korkmayın. Biliniz ki bir kadın değişir, toplum değişir.

ATİYE GÜNER TÜMÜKLÜ

ONLARI ANLAMAK

Hayat şartları herkes için aynı imkanları sunmamaktadır. Maddi manevi bedensel ve zihinsel engelleri bulunan kişiler hayatın her alanında bulunmaktadır. Birbirinden farklı insanlar sahip oldukları sağlıklı yaşantılarının kıymetini bilmeden isyan etmektedir. Halbuki dünyanın en zengin insanı dahi olunsa bedensel veya zihinsel engeller var ise farklı sıkıntıları da beraberinde gelecektir.
engellilersitesi
Engelli kişiler hayata daha aktif şekilde katılmak için sağlıklı insanların yardımına ihtiyaç duymaktadır. Sakat ve sağlıklı olarak bir ayırım yapmak hem insani değildir hem de hukuka aykırıdır. İnsan hakları evrensel bildirgesinde de yer aldığı üzere her insan sadece insan olduğu için temel haklara sahiptir.
Günümüz dünyasında bu engeller aşılmaya başlanmıştır. Her yıl 10-16 Mayıs tarihleri arasında geçen süre engelliler haftası olarak kutlanmaktadır. Bu süre içerisinde birçok gösteri ve eğlence düzenlenmekte ve farklı engellere sahip kişilerin yaşadığı sorunlara dikkat çekilmektedir. Hayatın getirdiği zorluklara karşı engelleri aşmak konusunda farklı adımlar atılmalıdır.

Toplu taşıma araçlarında engellilere ait bölümler oluşturulmalı yaya yollarında özel bir alan tahsis edilmelidir. Görme engelliler için açılan okullarda daha aktif eğitim verilmeli zihinsel engellilerin eğitimlerine ise daha çok dikkat edilmelidir. Bilinen bir gerçek vardır ki vücudun herhangi bir yerinde etki gösteren engeller bir başka bölümde farklılık olarak ön plana çıkmaktadır. Bu sebepten dolayı içlerindeki cevheri bulmak ve işlemek gerekmektedir.

Birbirinden farklı alanlarda her yıl milyonlarca kişi ya engelli olarak doğmakta ya da hastalıklar veya kazalar sebebi ile engelli haline gelmektedir. Bu durum her ne kadar vahim gibi görülse de hayatın gerçeğidir. Bilinen her yol onlar için bir ışık olacaktır. Sadece belirli gün ve haftalarda onlara yardımcı olmak yerine hayatın her alanında onları anlamak gerekmektedir.

ENGELLERİ BERABER AŞMAK

Sağlıklı olmak hayatın daha kaliteli şekilde devam etmesi için büyük önem arz etmektedir. Hem bedenen hem de zihnen engeli bulunmayan kişiler hayatı daha fazla kontrol edebilme imkanına sahiptir. Bu düşünce geçtiğimiz yıllarda her ne kadar etkin bir görüş olarak kullanılıyor olsa da günümüz dünyasında bu durum hemen her kesimden insanın katkısı sayesinde neredeyse tamamen ortadan kalkmıştır. Artık farklı engellere sahip olan engelli kardeşlerimiz de diğer insanlar gibi istedikleri ortamlarda bulunma ve faaliyet gösterme hakkına sahiptir.

engelliler
Hayat engelliler için farklı zorlukları da beraberinde getirmektedir. Sırf sakat olduğu için çalışmak zorunda olan bir bireyin tüm hakları kısıtlanmaktadır. Halbuki bu durum onların daha çok asosyal olmasına ve toplumdan dışlanmasına sebep olmaktadır. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki dünya genelinde her on kişiden biri engellidir.
Engeller sadece doğuştan gelmez. Yaşanılan bir kaza ya da hastalık sebebi ile de kişiler bazen bedensel bazen de zihinsel yeteneklerini kaybedebilirler. Bu kişiler özel eğitimler almalıdır. İçlerinde bulunan cevherler işlenerek her biri mücevher haline getirilmelidir. Belki de her birinin içinde bir sanatçı vardır. Sosyal hayata tutunmak için engelliler evleniyor. Bu durum farklı zorlukları da beraberinde getiriyor olmasına karşın birbirini tamamlayıcı nitelikteki engelleri bulunan kişilerin sağlıklı birliktelikler yürütmesi de mümkündür.
Bedensel engelliler son dönemde birçok spor müsabakasında da elde ettikleri başarılar ile göz doldurmaktadır. Onlar için sadece özel günlerde adımlar atmak yeteri değildir. Hayatın her alanında onlara hayatı kolaylaştırıcı etkenler sunulmalıdır. Kaldırımlarda tekerlekli sandalye yolu veya kabartmalı yollar düzenlenmelidir. Hayatı daha düzenli hale getirmek herkese eşit hakları sunmaktan geçmektedir. Kısa zaman içerisinde atılacak adımlar sayesinde hayatın zorluklarını güzellik ve eğlence anlamına getirmek mümkün olacaktır.

Nisan ayı evde bakım maaşı yatan iller: 2013

Her ay her ilde farklı tarihlerde yatan evde bakım maaşlarını hangi ilde ayın kaçında yattığını öğrenmek için aşağıdaki bağlantıya tıklamanız yeterli olacaktır:

2013 Nisan Ayı Evde Bakım Maaşı Yatan İller

Not: Bağlantıda adı geçen siteye üye olarak bulunduğunuz ildeki maşın hangi tarihte yatacağını sorabilir, yada yattığı tarihi söyleyerek başkalarınada yardımcı olabilirsiniz.