Görme engellilere nasıl yardımcı olabiliriz?

Görme engellilere yardımcı olmak isteyen ama neyi nasıl yapması gerektiğini bilmeyen birçok vatandaşımız vardır. İşte şimdi biz de bu konuda bir takım tavsiyelerimizi sıralayacağız.

* Yürüme esnasında engelli bireyin koluna girmeyin. Bırakın engelli birey sizin kolunuzda olsun. Böylelikle yüksek yerlere çıkışta ve basamaklarda sizin gerinizden gelmesi takılmasını engeller ve siz de konuşarak ikaz etmek zorunda kalmazsınız. Ayrıca yine gerinizde olması durumunda yüksek basamaklardan inme esnasında tırabzandan destek alabilir.

* Engelli bireyle konuşurken kesinlikle ismini kullanın çünkü göremediği için kendisiyle konuştuğunuzu anlayamayabilir. Sanıldığının aksine görmek, bakmak, körlük gibi söylemler görme engelli bireyle de konuşurken kullanılabilir.

* Yardımcı olduktan sonra giderken, “Görüşmek üzere” diyerek gittiğinizi belirtin.
* Bir görme engellinin adres tarifi istemesi durumunda net ve anlaşılması güç olmayan bir şekilde açıklamaya çalışın. Kesinlikle ve kesinlikle uzak mesafeden bağırıp tarif etmeyin. Bu durum oldukça kırıcı olarak algılanabilir. Ayrıca birçok tehlikeye de davetiye çıkartabilir. Eğer gidebiliyorsanız, yanına gidemiyorsanız mümkün olduğunca yakınına giderek iletişim kurun.

* Eğer bir toplu taşıma aracı bekliyorsa, uygun bir dille beklediği aracı sorun ve yardım etmenizi isteyip istemediğine göre hareket edin. Oldu ya sizin aracınız, onunkinden önce gelirse sözlü olarak gitmekte olduğunuzu anlatın ve yardımcı olması için birine ricada bulunun.

* Pencere ve kapıların ya kapalı ya da açık olması önemlidir. Aralık bırakırsanız tehlikeli olabilir.

* Daha önce girmediği ve yabancı olduğu bir oda ya da mekana girdiğinizde kesinlikle ortada bekletmeyin. Oturabileceği bir yere götürün ve işinizi sonra halledin.
* Yemek esnasında nerede hangi yemeğin olduğunu detaylı olarak belirtmeniz büyük bir incelik olacaktır. Ayrıca, et, balık, tavuk gibi yiyecekleri kesmek ve bölmek için yardımcı olmanızı isteyip istemediğini sorun.
* Eğer bir görme engelliyi misafir ediyorsanız ilk etapta kullanacağı lavabo, tuvalet, banyo, elbise dolabı, pencere, elektrik prizi ve ışık açma anahtarının yerini birebir olarak gösterin.

Engelliler ve Ayrımcılık

Buyük sorun: engelliler = ayrımcılık bu 2 kavram engelli sorunları tartışılırken sık sık bir arada kullanılır oldu. Engelliler sitesi olarak engelliler ve ayrımcılık konusuna değinmek istedik.

GİRİŞ:

Farklılıklar özünde yadırganacak durumlar değildir. Çünkü farklılık, biz insanların doğasında vardır. Bu fark yalnızca özürlü olmakla değil; pek çok açıdan birbirimizden farklıyız. Hepimizin farklı özellikleri, farklı gereksinimleri var. Güçlerimiz de zayıflıklarımız da farklı. Bu yüzden hepimizin içinde yaşadığı toplum, birkaç kişinin ya da belirli bir kesimin özellikleri temel alınarak şekillendirilemez. Özürlü insanların ihtiyaçları en az özürlü olmayan insanların ihtiyaçları kadar, toplumun düzenlenmesini etkilemeli[dir]. Bu da onların özel bakım isteğinden değil, onlar da herkes gibi toplumun bir parçası olduğundan yapılmalıdır. (…) Herkes, ‘yaptığı hizmetlerden’ özürlülerin de yararlanmasını sağlamaktan sorumludur.  Bu sorumluluk herkesindir. Bu sorumluluk doğal ve sürekli bir sorumluluk olarak algılanmadıkça, yerine getirilemez.

(…)

Özürlünün karşılaştığı ‘engelin’ temelinde, sahip olunan ‘özür’ değil; özrün yarattığı farklılığı bahane eden toplumun, özürlüye karşı geliştirdiği ‘engelleyici tutumlar’ yatmaktadır.

Ayrıca özürlülerin kendileri de, sahip oldukları farklılığı, farklı davranmanın ve kendilerine farklı davranılmasının haklı bir gerekçesi sayarak (zaman zaman bunu bir kazanç sayarak) ayrımcı uygulamaları pekiştirecek tutum ve davranışlar içerisinde olabilmektedir. (…) Bu anlamda özürlüyü kendisinden gelecek ayrımcılığa karşı da korumak gerekmektedir.

(…)

Özürlüler gündelik yaşamlarında (…) sayısız ayrımcılık örnekleri yaşamaktadır.

(…)

Özürlülere yönelik ayrımcılığın önlenmesinde en etkili unsur, onları iş yaşamına sokmak, üretken kılmaktır.

(…)

Unutulmamalıdır ki özürlülerin istihdamı önündeki en büyük engel, önyargıdır; önyargıyı aşmanın en etkili yolu da çalışma yaşamında gösterilecek başarıdır.

(…)

Farklı olmak “farklı muameleye tabi tutulmanın” haklı gerekçesi olamaz. Engelliler de herkes gibi, başka hiç bir sebeple değil; salt insan oldukları için onurlu bir yaşamı hak etmektedirler. Bunun için toplumsal yaşama tam katılımın önündeki her türlü engel kaldırılmalı ve eşitlik ilkesi gereğince yaşamın tüm alanlarında desteklenmelidirler.

Oysa engelliler genelde görmezden gelinen, acınan, evde, sokakta, işyerinde, vb. koruma altında bulundurulması gereken kişiler olarak algılanmaktadırlar. Engellilere yaklaşımda dinsel-geleneksel kökenli ‘vicdani yaklaşım’ bireysel, korumacı ve bastırıcı bir tutumdur. Bu yaklaşıma göre iyi bir toplumda, iyi bir insan ‘muhtaç’ kişileri de düşünür. (…) böyle yaptığında engelliler için toplumsal görev yerine getirilmiş olmaktadır. Çağdaş yaklaşım ise insanların bu türden duygu ve düşüncelerini reddetmez; ancak insanların sorunları ve gereksinimleri karşısında sorumluluğu ağırlıklı olarak kamuya (sosyal devlete) yükler.  (…) Bu sorumluluk ise tek tek bireylerin, grupların, toplulukların… farklı nedenlerden kaynaklı ve tümüyle kendi inisiyatifler, içerisinde gerçekleşen ‘iyilik yapma’ dürtülerine bırakılamaz. Bunları bir hak olarak tanımlıyorsak [ki böyledir] hakkın yerine getirilmesinde bir de ‘muhatap’ bulunmalıdır; o da devletten başkası değildir.

Bu anlayışla bakıldığında, devleti sosyal sorumluluklarında uzaklaştırma ve yerine ‘sivil toplumu’ ikame etme yönünde son yıllarda giderek artan çabaların özünde çağdaşlık karşıtı çabalar olduğu hemen fark edilecektir.

(…)

“Kimsenin yarın engelli olmayacağının garanti edilemeyeceği” gerçeğinin sık sık anımsatılması üzerine bina edilen, korkuya dayalı davranışlar yerine; başkalarına karşı da sorumlu olduğumuz bilinci konulmalı ve bu bilincin gereği olan kamusal sorumluluklar yerine getirilmelidir.

Ayrımcılıkla Savaşım

(…)

Öncelikle sorunların çözümü için gerekli iradenin varolması gerekir. Odağına insanı alan bir yaklaşımla, çözüm üretme ve uygulama sürecinde, sorunun etkilediği tüm tarafların etkin katılımına başvurulmalıdır.

(…)

Ayrımcılıkla savaşımda, öncelikle böyle bir olgunun varlığının kamuoyunca bilinmesi büyük önem taşımaktadır. (…) Günümüzde, burada sözü edilen toplumsal farkındalık olgusunda ‘medyanın’ rolü büyüktür. Ancak özürlülere yönelik ayrımcılık konusunda medyanın soruna daha çok acıma duyguları içinde yaklaştığı, sağlıklı bir ele alış üretmediği bilinmektedir. Bu anlamda öncelikle medyanın yaklaşımı düzeltilmelidir.

(…)

Ayrımcılığın önüne geçilebilmesi için eğitime büyük önem verilmelidir. (…) Ayrımcılıkla savaşımda en önemli konu, bakış açımızın genişletilmesidir. Bu amaçla, ayrımcılık karşıtı bir eğitim sistemi kurmak ve özellikle de çocuk yaşta eğitime önem vererek, toplumsal yaşamın her alanında ayrımcı uygulamalara izin vermemek gerekir.

(…)

Engellilere yönelik ayrımcılık, toplumun gündemine yerleştirilmeli ve toplumun kendi kendini sorgulaması için bir yol açılmalıdır.

(…)

Ayrımcılığı yaratan maddi koşulların olabildiğince ortadan kaldırılması ve doğal kabul edilebilecek farklılıklardan bir ayrımcılık türetilmemesi için ayrımcılık karşıtı bir bilincin geliştirilmesi gerekir. Bu doğrultuda temel kabul, herkesin farklı ve herkesin eşit olduğuna olan inançtır

Zihinsel Engelli Bireylerde Cinsellik

Tüm engelsiz insanlar gibi zihinsel engeli bulunanlar da toplumsal yaşama uyum sağlamak adına bir takım aktivitelere ihtiyaç duyarlar. Herkes bilir ki zihinsel engelliler de karınlarını doyurmak, susuzluklarını gidermek, uyku ihtiyacını gidermek gibi temel gereksinimlerin dışında sevgi kavramına ihtiyaç duyarlar. Hem sevmek hem de sevilmek onlar için çok önemlidir.

Tüm bunların dışında onların da cinsel manada ihtiyaçları vardır. Tıpkı diğer ihtiyaçları gibi… Her ne kadar akli olarak normal bir insan kadar gelişmemiş olsalar da fiziksel anlamdaki gelişmeleri eksiksizdir. Fiziksel gelişmelerine paralel olarak hormonal olarak da herhangi bir sorunları yoktur. Yani vücutları cinsellik hormonlarını da eksiksiz üretir.

Genel olarak düşünürsek, zihinsel engellilerin cinsel isteklerini ifade edemedikleri görülür ama bu onların cinsel dürtülerinin devre dışı olduğu anlamına gelmez.

Zihinsel engellilerde de cinsellik eğitimi doğumu takiben başlamalı ve ölene kadar devam etmelidir. Bu durum karşısında zorlanan ebeveynler çoğu kez zihinsel engelli çocuklarının cinselliği öğrenmelerini sağlayamazlar. Bu zorlanmanın yanı sıra utanç verici bir durum olduğu gerekçesiyle yardım istemeye de yanaşmazlar. Halbuki bu durum zihinsel engeli bulunan çocuğun yeterince gelişmesinin önündeki en büyük engellerden biridir.

Zihinsel engelli çocuklarda cinselliğin incelenmesi ve duruma göre uygulamalar ortaya konulması için normal yaşını değil, gelişme seviyesini ele almak mantıklı olandır. Bir örnek vermek gerekirse; normalde 20 yaşında olup da zihin yaşı 6-7 olan bir birey “Anneciğim, babacığım bebekler nasıl doğar? Ablamın neden pipisi yok?” gibi sorular sorabilir. Bu sorular normal karşılanmalıdır. Bu tip sorular dışında; zihinsel engelli çocuklar, banyo yapan birini dikkatlice seyredebilir, coşkulu ve korkulu durumlarda eli cinsel uzvuna uzanabilir, flörtü olduğunu söyleyebilir, cinsel içerikli küfür ve şakaları tekrarlayabilir, karşısındakini öpebilir. Böylesi davranışlar da normal karşılanmalıdır.

Uzmanlar tarafından yapılan uzun gözlemlerden sonra, zihinsel engeli bulunan ergen ya da ergenlik evresindeki erkek çocukların kızlara göre cinselliğe daha fazla ilgili oldukları görülmüştür. Ayrıca zeka seviyesinin artmasının da cinselliği daha fazla dile getirmede etkin rol oynadığı kanıtlanmıştır.

İlgi ve sevgi eksikliği, cinsel saldırılar, herhangi bir işi olmama, kendini yeterince anlatamama gibi sorunlar da zihinsel engellilerde cinsellikten bahsetme düzeyini arttırmaktadır.

Zihinsel engellilere cinsellik dersi verilirken yeterince açık olmaya dikkat edilmeli, gizli kapaklı ifadeler kullanılmamalıdır. Aksi takdirde çocuk kendi algıları ile bu bilgileri harmanlayıp yanlış sonuçlara varabilir.

Engellilerin, ebeveynleri dışında cinsel bilgi alabilecekleri başka bir güvenilir kaynak bulmak oldukça zordur. Bu nedenle ebeveynler cinsel eğitime de diğer eğitimlerde olduğu kadar önem göstermelidir.

Bir diğer önemli konu da ergenliğe erişmiş olan zihinsel engelli kızların adet görmesidir. Engellinin zor durumlara düşmemesi için ergenlik öncesinde kısa da olsa bir eğitim verilmelidir. Ergen duruma gelen engelli kızların vücutları da şeklini aldığı için gerek adet dönemi, gerekse genital bölge temizliği konusunda hem teorik hem de uygulamalı eğitim verilmelidir.