Bornova’da engeller kalktı

Bornova Belediyesi engellerinin kent içinde rahatça hareket etmesi için hayata geçirdiği proje ile ilçenin kaldırım ve yollarına engelli rampaları inşa etti. Belediye tesislerine de uygun asansörler yapılarak engelli yurttaşların kapalı mekanlarda da istedikleri yere ulaşması için gereken önlemler alındı.

Bornova’nın tamamında kaldırımlar, tretuvarlar, belediye ait tesisler, parklar ve çocuk oyun alanları engellilere göre düzenlendi. Bornova Belediye Başkanı Kamil Okyay Sındır’ın talimatı ile uygulanan proje için 1.5 milyon lira harcandı. Engelliler Yasası’nın uygulanma tarihi 3 yıl ertelendi. Bornova’daki engelliler ise sokaklarda, caddelerde ya da belediyeye ait tesislerde rahatça hareket etmek için 2015 yılını beklemek zorunda kalmadı.

Bornova Belediyesi’nin dev projesi kapsamında; 22 mahallede engelli rampası düzenlemesi ve 17 mahallede de sokak düzenlemesi yapıldı. Tam 4750 adet yeni rampa oluşturulurken engellilerin kullandığı kaldırım ve tretuvarların araçlardan korunması için 3 bin adet yeni bariyer yerleştirildi. 13 kilometre de tretuvar parke taş döşendi.
Belediyeye ait Naldöken Kültür Merkezi ve Mevlana Toplum Merkezi ile Uğur Mumcu Kültür Merkezi de engellilere göre düzenlendi. Aynı kapsamda İçtaş Hizmet Binası, Belgem Dershaneleri ile Büyükpark içindeki Nikah ve Meclis Salonu engellilerin rahatça ulaşabileceği ve hizmet alacağı hale getirildi. Çamdibi Kapalı Pazaryeri tesisleri ile Ayfer Feray Açık Hava Tiyatrosu’nda engelliler için değişiklikler yapıldı. Tüm belediye tesislerine engelli asansörleri ve rampaları ile tutunma barları da monte edildi.

Engelli vatandaşların kentin her yerine rahatça ulaşabilmeleri için büyük bir proje uyguladıklarını ifade eden Bornova Belediye Başkanı Kamil Okyay Sındır, “Mimari engelleri ortadan kaldırdık. Engeller nedeniyle hareket edemeyen vatandaşlarımızın hayatını kolaylaştırıyoruz. Bunu yaparken sadece yollardaki engelleri kaldırmadık. Aynı zamanda belediye hizmet binalarımıza da uygun asansörler yaptık. Rampalar ve merdiven tutunma sistemleri ile engellilerin ulaşımını ve yürümesini kolaylaştırdık. Görme ve işitme engelli vatandaşlarımızın da hayatını kolaylaştırmak adına da bir çalışmayı sürdürüyoruz. En önemli hedefimiz Bornova’da her bir yurttaşımızın kentin bütün olanaklarından, sosyal imkanlardan eşit oranda yararlanmasını sağlamak” dedi.

Görme engelliler artık bütün kitapları okuyabilecek

Türkiye’deki 85 il ve ilçede bulunan Halk Kütüphaneleri’nin kapıları ve kitap, dergi ve gazete gibi yazılı yayınların sayfalarının tamamı görme engelliler için açılıyor.

Kültür ve Turizm Bakanlığı, Bilgiye Erişimde Engelli Değilsiniz Projesi (BİLED) kapsamında görme engelli vatandaşların da Halk Kütüphanelerinden faydalanmasını sağlayacak “Okumak Görmektir” sloganıyla yeni bir projeyi hayata geçirdi. Gelişmiş teknolojiden faydalanılan dört sistem sayesinde görme engelliler, kitap, dergi ve gazete gibi bütün yazılı kaynaklardan “başkalarına bağımlı kalmadan” kolayca faydalanabilecekler.

Projenin tanıtımı bugün Ankara Farabi Otel’de Kültür ve Turizm Bakanı Yardımcısı Abdurrahman Arıcı tarafından yapıldı. Arıcı, toplam 100’e yakın halk kütüphanesinde bu proje sayesinde görme engellilerinin diğer kullanıcılarla aynı imkandan faydalanabileceklerini söyledi. Görme engellilerin ayrıca sağlanacak yeni imkanlara kendi bulundukları İnternet ortamlarından da ulaşabileceklerini vurguladı. Abdurrahman Arıcı, “Bakanlık olarak görme engelli vatandaşlarımızın kendi yaşamlarını devam ettirme ve toplumsal yaşamda eşit olarak yer almalarını diliyoruz” ifadelerini kullandı.

Arıcı, ayrıca geliştirilen projenin, görme engellilerin bilgi kaynaklarına kolayca ulaşabilmelerinin yanı sıra kişisel gelişimlerine ve özgür zamanlarını değerlendirmelerine katkıda bulunulacağını kaydetti. Bakan Yardımcısı, projeyle ayrıca görme engellilerin ailelerine ve eğitim aldıkları kurumlara da destek verilmesinin planlandığını aktardı.

GÖRME ENGELLİLERİN KİTAP OKUMA HASRETİ SONA ERİYOR

Arıcı’dan önce konuşan Türkiye Sakatlar Konfederasyonu Başkanı Yusuf Çelebi de bilgi ve kaynaklara erişimin herkesin hakkı olduğunu belirterek, kendilerinin zamanında elle okuduklarını hatırlattı. Kendisi de görme özürlü olan Başkan, “Şimdi bu hasret kalkıyor, kitap okuma hasreti sona eriyor” dedi.

Programa katılan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Özürlü ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü Basın Müşavirir Kenan Önalan da bütün görme engellilerin kütüphaneye gitmeyeceğini ve sistemden faydalanmayacağını; ancak artık görme engellilerin dikkate alındığını göstermesi bakımından projenin önemli olduğunu söyledi.

BÜTÜN KİTAP VE YAYINLAR SESE DÖNÜŞTÜRÜLEBİLECEK

Halk kütüphanelerinde görme engelliler için son teknolojinin kullanıldığı dört sistem yer alacak. Bu sistemler sırasıyla “Ekran Okuma Sistemi”, “Ekran Büyütme Programı”, “Sensörlü Kitap Okuma Makinası” ve “Masaüstü Büyüteç Sistemi” olarak adlandırılıyor.

Ekran Okuma Sistemi’yle bilgisayar ekranına yansıyan her türlü metin, doğal insan sesiyle seslendiriliyor. Sistemi kullanan görme engelli vatandaş; neyi, nasıl ve ne kadar duyacağını kendi seçebiliyor. Görme engellilerin bilgisayar teknolojisinden tam ve eksiksiz yararlanmasını sağlayacak bu sistemle ayrıca elektronik ortamda kitap, ansiklopedi ve benzeri kaynaklardan özgürce araştırma yapmaları sağlanıyor.

İkinci sistem olan ve daha çok görme yetisini tam olarak kaybetmemiş, az da olsa görebilen kişiler için geliştirilmiş olan Ekran Büyütme Programı. Bu program az görenlerin bilgisayarı gözlerini yormadan ve başkalarından yardım almadan rahatlıkla kullanabilmelerine imkan sağlıyor. Programı kullanan görme engelli, ekrandaki resim ve metin gibi görüntü ve içerikleri 36 kata kadar büyüyerek istediği boyutta görüntüleyebiliyor. Ayrıca ekrandaki görüntüler ve metinlerin arka ve ön renkleri de istenilen şekilde düzenlenebiliyor. Ayrıca bu sistemin arama özellikleri sayesinde kullanıcılar istedikleri içerik, nokta ve bilgiye kolayca ulaşabiliyor.

Proje kapsamında geliştirilen Sensörlü Kitap Okuma Makinası sayesinde ise görme engellilerin kitap, dergi ve gazete gibi basılı materyale hızla ulaşabilmelerini sağlıyor. Makina, siyah-beyaz veya renkli belge ve kitapları hatasız şekilde bilgisayar ortamına aktarılmasını ve bu sayede bu kaynakların dinleyerek okunması veya istenen depolama birimlerine ses ve metin olarak kaydedilmesini sağlıyor. Son sistem olan Masaüstü Büyüteç Sistemi ile de görme engellilerin yazı yazma, okuma, bulmaca çözme, resim çizme, el işleri yapma ve benzeri günlük aktiviteleri başkalarına bağımlı kalmaksızın gerçekleştirmeleri sağlanıyor.

Toplantının sonunda Arıcı ve diğer konuklar, geliştirilen sistemleri tek tek inceledi ve kendileri denedi. Projeyle ilgili kütüphanelerin ilgili birimlerinde çalışacak olan personellere de hizmet içi eğitim verilmesine bugün başlandı.

Kalkınma süreçlerine engelli katkısı

2012 raporunda engellilikten kaynaklı sorunların çözümünün bir insan hakları olduğunun yanı sıra “kalkınma” öncelikli olduğunun da altı çizilmiştir. Böylece kalkınma politikalarının oluşturulması/uygulanması çerçevesinde engelli bireylerin sürece katılması önemsenmiştir.

HASAN KAYA / Sancaktepe Kent Konsey Engelliler Meclisi Başkanı

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Dünya Bankası’nın (WB) 2011 yılında açıkladığı ve Şubat 2012’de Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından Türkiye’de tanıtımı yapılan  “Dünya Engellilik Raporu”nda engellilik ile ilgili ortaya çarpıcı ve önemli sonuçlar çıkmıştır.

Dünya Sağlık Örgütü’nün daha önceki araştırmalarında dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 10’u engelli iken, 2011 Dünya Engellilik Raporu’na göre yüzde 15 olduğu varsayılmaktadır. 15 yaş ve üstü kişiler arasında engellilik ile yaşamak durumunda olan kişi sayısını Dünya Sağlık Araştırması (World Health Survey) 785 milyon (yüzde 15.6) olarak belirtirken, Küresel Hastalık Yükü (Global Burden of Disease) çalışması bu sayıyı yaklaşık 975 milyon (yüzde 19.2) olarak tahmin etmektedir. Yapılan araştırmalarda göstermiştir ki dünyada engelli insan sayısı artmaktadır.

Raporun giriş bölümünde, Profesör Stephen W. Hawking’s “Rapor, engelli insanların karşı karşıya kaldığı farklı davranışsal, fiziksel ve ekonomik engellere dikkat çekmektedir”  vurgusunu yaparak, engellilerin sorunlarının çözümünde önemli bir işlev göreceğini savunmaktadır.

Engelliler yük değil

Dünya Engellilik Raporu’nun önemi, yine Hawking’se göre, “Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşme (Convention on the Rights of Persons with Disabilities)” çerçevesinde ilk dünya engellilik rapor olmasıdır.

Rapor’a göre, engelli bireyler, eğitim alanının dışında kalmakta, genel nüfusa göre daha düşük sağlıklı seviyede yaşamakta, işsiz kalma riskini daha yüksek yaşamakta ve daha az gelir elde etmekte bu gibi nedenlerden dolayı da daha fazla yoksulluk seviyesinde yaşamaktadır. Dünya Sağlık Araştırması sonuçlarına göre, engellilik düşük gelirli ülkelerde yüksek gelirli ülkelere göre daha yaygındır.

Raporun “Önsöz” bölümünde, Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktör Dr. Margaret Chan ve Dünya Bankası Grubu Başkan’ı Robert B. Zoellick’in, “Dünya çapında, engelli olmayan insanlara kıyasla engelli insanlar daha kötü sağlık durumuna, daha düşük eğitim başarısı ve iktisadi katılıma ve daha yüksek yoksulluk oranlarına sahiptir” değerlendirmesinde bulunmaları, engellilerin yaşadıkları olumsuzlukları kabul etmeleri ve bunu resmi bir belge içerisinde ifade etmeleri, yeni engellilik politikaları açısından önemlidir.

Rapor, eğitim, sağlık, ekonomik, erişim gibi, birçok konuya dikkat çekmekte, engellilerin uğramış oldukları ayrımcılığa vurgu yaparak çözüm önerilerin de bulunmaktadır. ‘Daha az ekonomik katılım’, ‘Daha kötü sağlık’, ‘Daha düşük eğitim’, ‘Daha yüksek yoksulluk’ gibi, “Daha” kelimesini kullanarak engellilerin yaşadıkları sorunların altını güçlü bir ifade ile çizmektedir.

“Engellilik karmaşıktır ve engellilik ile bağlantılı dezavantajların üstesinden gelen müdahaleler çoklu ve sistemiktir – bağlamına göre değişiklik gösterir”, diyerek. Engellilere yönelik alınacak ve uygulanacak politikalarda engellilik çeşitliğinin göz önün de bulundurulması gerekliliğini önemsemektedir.

Raporun,  engelliğe getirmiş olduğu yeni yaklaşımdan biri de, engellilikten kaynaklı sorunların çözümünün bir insan hakları olduğunun yanı sıra “kalkınma”  öncelikli olduğunun da altını çizmesidir. Böylece kalkınma politikalarının oluşturulması/uygulanması çerçevesinde engelli bireylerin de göz önünde bulundurulması ve sürece katılması önemsenmektedir. Engelliler kalkınma önünde bir engel değil, kalkınmanın bir aktörü olarak görülmesi engellilere yönelik, “asalak”, ‘beleşçi’, ‘işe yaramaz’ gibi, “toplumsal engelli” bakışını da değiştirecektir. Bundan sonraki süreçte “engelli ve kalkınma” terimlerini çok sık duyacağız gibi görünmektedir.

Dünya Engellilik Raporu, engelli insanların ve bütün toplumun faydalanması adına; engelleri ortadan kaldıracak koşullar yaratmak, rehabilitasyon ve destek hizmetlerini geliştirmek, yeterli sosyal koruma sağlamak, kapsayıcı politikalar ve programlar oluşturmak, var olan ve yeni standartlar ile yasaları yürürlüğe sokmak için bütün ilgili paydaşlara -hükümetlere, sivil toplum örgütlerine ve engelli insanların örgütlerine- atılacak adımlar da herkese çok büyük görevler düştüğünün altını çizmekte. Ve engelli insanların;  hem uygulamada hem de karar alma sürecinde bu çabaların merkezin de olması gerektiğine güçlü bir vurgu yapmaktadır.

Kalplerin ve zihinlerin dönüşümü

Bütün bu olumlu gelişmelere ve söyleme rağmen, engelliler açısından her şeyin güllük gülistanlık olduğunu söylemek/varsaymak mümkün gözükmemektedir. Engelliler bakımından her şeyin iyiye doğru evrilmesi için; karar alma ve uygulama merkezlerinin başında bulunanların, tüm bu söylenen ve yapılması istenenleri içselleştirmeleri gerekmektedir. Maalesef, ülkemizde engellilere yönelik uygulanan politikalar genellikle “hak” temelli değil “insaf” temelli şekillenmektedir.

Her zaman için; iyi yasaların, iyi bir şekilde uygulandığını söyleyemeyiz. Örnek olarak, 2005 yılında çıkarılan, 5378 Sayılı Özürlüler ve Bazı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun’un, Geçici Madde 2– “Kamu kurum ve kuruluşlarına ait mevcut resmî yapılar, mevcut tüm yol, kaldırım, yaya geçidi, açık ve yeşil alanlar, spor alanları ve benzeri sosyal ve kültürel alt yapı alanları ile gerçek ve tüzel kişiler tarafından yapılmış ve umuma açık hizmet veren her türlü yapılar bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren yedi yıl içinde özürlülerin erişebilirliğine uygun duruma getirilir”. Ve Geçici Madde 3’de,  belirttiği toplu taşıma hizmetlerinin engellilerin erişimine uygun hale getirilmesini hüküm altına almasına rağmen bu konuda ciddi ve hissedilebilir adımların ve denetimlerin yapıldığını söylemek zordur.   T. C. Anayasa’nın 10 maddesine engelliler ile ilgili pozitif ayrımcılık getirilmesi kısmi olsa da olumlu bir adım olarak görmek gerekir. Engellilerin ‘kapalı toplum’dan ‘açık toplum’a doğru yolculuğunda, İktidara, STK lara, Kamu Kurum ve Kuruluşlar ile Özel teşebbüse büyük görev ve sorumluluklar düşmektedir.

Engellilere yönelik  ‘kalıp yargıların’ ortadan kaldırılması ve engelsiz, demokratik  açık toplum yaşam alanları için,  yasaların yanı sıra kalplerin ve zihinlerin de dönüştürülmesine gerek vardır. Hz Mevlâna, “Dünle gitti düne ait ne varsa cancağızım / Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.”diyerek, ‘paradigma’ değişimini ne de güzel anlatmaktadır.