Engelleri kısa yoldan kaldırmalıyız…

Merhabalar sevgili okurlar. Belki hoşlanmayacaksınız, ama bugün de biz engellilerin geçen Pazar oy kullanırken yaşadığımız zorlukları yazmaya devam etmek istiyorum. Umarım ki yetkili kurum ve kuruluşlar, ben yazmaktan sizler de okumaktan bıkmadan evvel, gerçek bir çözüm üretmek için çalışmaya başlarlar.

13 Haziran Pazartesi tarihli gazetelerin çoğunda engellilerin çektikleri zorlukları görüntüleyen fotoğraflar yer alıyordu. 21. yüzyılda, modern olduğunu savunan bir ülkeye hiç de yakışmıyordu bu fotoğraflar. Ben, görüntülenen o zorlukları şahsen yaşamış biri olarak, çoğu kişiden daha fazla üzüldüm bu duruma.

Okuyucularımdan da pek çok mesaj aldım, konu ile ilgili olarak. Örneğin, Kadıköy Kent Konseyi Engelli Meclisi Yürütme Kurulu Üyesi Sayın Naci Yenier şöyle yazmış:

“Bugün haberinizi okudum. Dün oy kullanırken yine sıkıntı yaşandı.Engellilerle ilgili genelge yayınlandığı halde pek önlem alındığı söylenemez. İlçe seçim kurulu, Perşembe günü Kadıköy Halk Eğitim Merkezi’nde seçim görevlilerine kurs verdi. Ama görevliler engellilerle ilgili uygulamadan  bilgilendirilmediler ve oy esnasında ne yapacaklarını şaşırdılar.

Mecburen oy pusulasını ve mührü kapıya getirdiler ve eşim zarfı götürüp sandığa attı.”

Seçmen listelerinde “ö” işaretinin bulunabilmesi, yani engelli olduğumuzun gösterilebilmesi için Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı veri tabanında kayıtlı olmamız gerekiyor. Görünen o ki, ben bu veri tabanına kayıtlı değilim. Peki, bir veri tabanı için gerekli veriler nasıl toplanır? Benim bildiğim, hangi kurum ya da kuruluşa ait ise bu veri tabanı, verileri toplamak ve kaydetmek de ona düşer. Kuşkuya düştüm kendi bildiklerimden. Acaba engellilerin Özürlüler İdaresi’ne teker teker müracaat ederek engellerini bildirmeleri mi gerekiyordu? Kafamı fazla yormamak için ilgili kurumu aradım ve verileri nasıl topladıklarını sordum. Hastanelerin verdikleri engel belgeleme raporlarını Özürlüler İdaresi’ne de gönderdiklerini ve bu bilgilerin veri tabanına işlendiğini öğrendim. Benim rapor aldığım tarihlerde henüz vatandaşlık numarası uygulamasına başlanmamıştı. Diyelim ki bu nedenle veri tabanına kayıtlı değilim. Kızım engelini belgeleyen raporunu 2010 yılında SSK Göztepe Hastanesi’nden aldı. Bu rapor çeşitli nedenlerle SSK’ya, İşkur’a ve Deftedarlık’a iletildi. Ama kızım da kayıtlı değil bu veri tabanına. Bunun nedenini Özürlüler İdaresi yetkilisine sorduğumda, “bazen raporu veren doktorlar bize göndermeyi ihmal ediyorlar” cevabını aldım. Varın gelin siz düşünün gerisini…

Veri tabanı oluşturmak ciddi bir iş, benim bilgim bu konuda fikir vermeye yetmez. Ancak şunu söyleyebilirim: Bu seçimde, engeli nedeni ile oy kullanmakta zorlananlar ya da oy kullanacağı mekâna kadar gelip te sandığına ulaşamayanlar ilgili sandık kurulları tarafından belirlenebilir ve bu bilgiler ilçe seçim kurullarına iletilebilirdi. Böylece, bu kişilerin bir sonraki seçimde giriş katlarındaki sandıklarda oy kullanmaları sağlanabilirdi. Bunda hiçbir sakınca yoktu. Zira giriş katlarındaki sandıklarda oy kullananlar yalnızca Özürlüler İdaresi veri tabanına kayıtlı engellilerden ibaret değildi. Ben kendi adıma, kendi sandığımın yetkililerine, bu ricada bulundum. Ama, “biz yapamayız, sizin YSK’na dilekçe vermeniz gerekiyor” dediler. Bana mesaj gönderen Sayın Simto Alev’in sözleri ile: “Seçim kurulu başkanlığına engelliyim diye başvuru yapabilecek kadar engelsiz olsam, emin olun oy verirken bir mücadele peşine düşmezdim. Aynı zorluklar, tüm binalarda var. Gerçekten böyle bir başvuruyu rahatlıkla yapabilecek olsam, tüm bu yazılara da tartışmalara da lüzum kalmazdı.”
Sanırım kırtasiyecilik, millet olarak, içimize işlemiş. Hiçbir konuyu kısa yoldan, pratik çözümlerle halletmeyi başaramıyoruz. Ama başarmalıyız ve başaracağız da…
Engellerimizi hissettirmeyecek, engelsiz bir yaşam dileği ile…

Ayşegül DOMANİÇ
adomanic@hurrriyet.com.tr

Yorum yapın