Keller umudunu kaybetmesin, bir gün saçlarına yeniden kavuşabilirler!

ABD’de yale üniversitesi’nde yapılan araştırmaya göre, derideki yağ hücreleri, saçın çıkması için ihtiyaç duyulan kimyasalları içeriyor.

Fareler üzerinde yapılan deneylerde, saçlı derideki kök hücrelerin, yağ tarafından kontrol edildiğini gösterdi. Bir tür yağ hücresi zerk edilen farelerde, saç uzamasının hızlandığı görüldü. Araştırma ekibi, çalışmadan elde edilen sonuçların günün birinde kelliği tersine çevirip, yeniden saç çıkmasını sağlamak için kullanılabileceğini söyledi.

Bir saç kökünün oluşmaya başladığı sırada etrafında bulunan “öncü” yağ hücrelerinin dört kat arttığını anlatan bilim adamları, yağ hücresi üretemeyen farelerde saçın normal bir döngü içinde oluştuğunu, ancak köklerin bu döngünün “uyku safhasında” hapsolup kaldığını ifade etti.

Sağlıklı bir fareden yağ hücreleri alıp, bunu yağ hücresi üretemeyen farenin derisine enjekte eden bilim adamları, iki hafta sonra saç köklerinin oluşmaya başladığını gördü. Bunun sebebi ise, öncü yağ hücrelerinin vücuttaki bir kimyasalı, kökü çevreleyen diğer hücrelere göre 100 kat daha fazla üretmesiydi.

Araştırmacılar, bu enjeksiyon işleminden sonra saç köklerinin yüzde 86’sının yeniden saç üretmeye başlayabileceğini açıkladı. Araştırma ekibi, aynı işlemin insanlar üzerinde nasıl bir sonuç vereceğini henüz bilmiyor. Daha önce yapılan araştırmalar, kel erkeklerin kafa derisinin saçlı kısmıyla saçsız kısmında aynı sayıda saç kökü hücresi bulunduğunu ortaya koymuştu.

Genetik yapısı değiştirilmiş virüs kanser tedavisinde yeni umut oldu

Kanser tedavisinde yeni umut!

Kanser hastalarına tek dozda enjekte edilen genetiği değiştirilmiş bir virüsün sağlıklı dokulara zarar vermeden sadece tümörleri öldürdüğü belirlendi.

Kanada’daki Ottawa Üniversitesi ile ”Jennerex Inc” adlı özel bir biyoteknoloji şirketinden bilimadamlarının 31 Ağustos Çarşamba günü Nature dergisinde yayımladıkları araştırma, JX-594 adı verilen virüsün tümörlere sürekli olarak bulaşmasına karşılık, hastalar üzerinde sadece küçük ve geçici yan etkiler bıraktığını gösterdi.

Bilimadamları, değişik türlerdeki kanserli tümörlere sahip 23 ileri safhadaki kanser hastası üzerinde yapılan araştırmada, çocuklara yapılan çiçek aşısında kullanılan bir virüse mutasyon yeteneğini veren genetik bilginin silinmesi yoluyla elde edilen JX-594 adlı virüsü enjekte etti.

Yüksek dozlarda virüs verilen 8 hastadan 6’sında kanserli tümörlerde ilerlemenin durarak sabitlendiğini veya tümörlerin küçüldüğünü saptayan bilimadamları, bu gruptan 7 hastada ise virüsün, kanserli tümör üzerinde kendiliğinden yayılmasına karşın, kanser bulunmayan dokulara bulaşmadığının görüldüğünü gözlemledi.

VÜCUT ÜZERİNDEKİ ETKİSİ KEMOTERAPİDEN ÇOK DAHA HAFİF

Araştırmayı yürüten bilimadamlarından, Jennerex Inc şirketinin baş bilim yetkilisi ve Ottawa Hospital Research Institute adlı araştırma enstitüsü bilimadamı Dr. John Bell yaptıkları küçük ölçekli, başlangıç safhasındaki çalışmanın ardından bir karaciğer kanseri türü üzerinde orta safhalı yeni bir çalışma yapacaklarını belirtti.

Kemoterapinin hastalar üzerinde çok şiddetli etkisi bulunmasına karşılık yeni tedaviyi uyguladıkları hastalarda sadece 24 saat süren grip belirtilerinden başka bir etkinin görülmediğini ifade eden Bell, ”Safha 2b” adını verdikleri ikinci aşamada ise özellikle ‘hepatosellüler karsinom’ adı verilen bir çeşit karaciğer kanserine yakalanmış 120 hastada yeni tedaviyi deneyeceklerini anlattı.

Bell, genetiği değiştirilmiş virüsle yaptıkları ilk denemelerin virüsün özellikle karaciğer kanserli vakalar üzerinde etkili olduğunu görmeleri üzerine virüsü özellikle bu tip kanser vakalarında deneme kararı aldıklarını ifade etti.

Hepatit B gibi virüslerin bazı kanser türlerine neden olduğunun bilindiğini anlatan Bell, teorik olarak virüs etkisiyle oluşmuş bu tip kanser tümörü hücrelerinin ikinci bir virüse karşı daha duyarlı olabileceğini düşündüklerini kaydetti.

”JX-594’ün oldukça güvenli olduğunu biliyoruz” diye konuşan Bell, virüsün enjekte edilerek tüm vücuda verilmesinin, kanser hücrelerinin metastas yapma ve çoğalma yeteneğini azaltmak konusunda da ümit vaadettiğine dikkati çekti.