Menopoz Nedir?

Menopoz menstrual kanamaların (adet kanamalarının) sonlanmasıdır. Adet kanaması ve siklusların bir yıl süresince olmaması menopoz olarak değerlendirilir. Menopoz kadının üreme döneminin sona ermesidir. Menopoz terimi 1812’de Fransız jinekolog Gardanne’nin hayatın değişmesini anlatan bir monografından gelmektedir, bu monografta Gardanne Latince ay ve son kelimelerini birleştirerek menopozu oluşturmuştur. Menopoz teknik olarak kadının en son adet kanaması anlamına gelir.

Menopoz ne zaman gerçekleşir?

Menopoz genellikle 45-55 yaşları arasında gerçekleşir. Menopozun gerçekleştiği bu on yıllık dönem klimakterium olarak adlandırılır. Ortalama menopoz yaşı 51 olmasına rağmen menopoz 35-58 yaşları arasında görülebilir. Menopoz sonrası yıllara yayılan dönem postmenopoz olarak adlandırılır.

Perimenopoz (premenopoz) nedir?

Perimenopoz veya premenopoz olarak adlandırılan dönem kırklı yaşlarda başlar ve 4-6 yıl devam eder. Bu dönemde adet kanamaları ve siklusları düzensizleşir. Adet siklusları uzar, kanama miktarı ve süresi değişir. Bu dönemde ateş basması, gece terlemesi, uykusuzluk, duygusal değişiklikler ve vajinal kuruluk görülebilir.

Erken menopoz nedir?

Adet kanamalarının kırk yaşından önce kesilmesi erken menopoz olarak adlandırılır. Nadir olarak görülen bu durumda yumurtalıklar fonksiyonunu sürdürmez. Erken menopozda tedavi çok önemlidir, erken menopoz vakalarında kemik erimesi problemi erken yaşlarda başlayarak geriye dönüşü olmayan ciddi kemik zayıflıklarına neden olur. Bu yaşlarda adet kanamalarının kesilmesi (amenore); ani kilo kaybı, aşırı egzersiz, stres, kürtaj veya diğer cerrahi girişimler sonrasında rahim içinde oluşan yapışıklıklara bağlı olarak da görülebilir. Amenore vakalarında östrojen hormonun azalmasına bağlı kemik kayıpları görülebileceğinden mutlaka hekime baş vurulması gerekir.

Erken Menopozun nedenleri nelerdir?

– Otoimmün bozukluklar;

Son zamanlarda yapılan çalışmalar otoimmün bozuklukların erken menopoz vakalarının üçte ikisinden sorumlu olduğunu göstermiştir. Otoimmün hastalıklarda bağışıklık sistemi kendine ait olan bazı dokuları yabancı gibi algılayarak kendi dokularına karşı antikor üretir ve bu dokulara zarar verir. Erken menopoz vakalarında yumurtalıklara, endometriuma (rahmin içini döşeyen tabakaya) veya yumurtlamayı düzenleyen üreme hormonlarına karşı antikorlar üretilir. Bu antikorlar üreme organlarına zarar verir ve yumurtalık fonksiyonları bozulur. Otoimmün bozukluğa bağlı erken menopoz vakalarında tiroid bezinin bozuklukları, diabet (şeker hastalığı) romatizma gibi diğer otoimmün hastalıklar da görülür. Bunun yanında otoimmün hastalıkları olan kadınlarda da erken menopoz sık görülür.

– Cerrahi menopoz;

Cerrahi ile iki yumurtalığı birden çıkartılan kadınlarda erken menopoz görülür. Bu kadınlarda cerrahi sonrasında östrojen ve progesteron hormonlarının düzeyi düşer ve menopoza ait yakınmalar başlar.

– Diğer cerrahi işlemler sırasında yumurtalıkların zarar görmesi;

Rahmin alınması veya yumurtalık kistlerinin çıkartılması sırasında yumurtalıkları besleyen damarlar zarar görürse, yumurtalıklardaki foliküller dejenere olur, yumurtalık fonksiyonları bozulur ve erken menopoz başlar.

– Kanser tedavisi;

Kanser tedavisi için radyoterapi (ışın tedavisi) ve kemoterapi (ilaç tedavisi) görenlerde yumurtalıklar etkilenir ve erken menopoz görülür. Yumurtalıkların gördüğü zararın derecesini kanserin tipi, tedavinin süresi, kullanılan ilaçların tipi ve dozu, radyasyon tedavisinin uygulandığı bölge belirler. Yumurtalıklar veya üreme organlarının bulunduğu pelvik bölgeye uygulanan tedavi yumurtalıkları kalıcı olarak etkiler. Düşük dozda yapılan ve kısa süreli olan tedavilerde geçici menopoz görülebilir.

– Tamoksifen;

Meme kanseri tedavisinde kullanılan tamoksifen östrojen reseptörlerine bağlanarak östrojenin etkisini engeller ve östrojen eksikliği erken menopoza yol açar.

– Aile öyküsü;

Ailede erken menopoza giren kadınların olması erken menopoz görülme riskini arttırır.

– Kromozomal Bozukluklar;

– Frajil X Sendromu olarak adlandırılan sendromun görüldüğü kadınlara menopoza 6-8 yıl önce girer.

– Turner Sendromu olarak adlandırılan sendromda bir X kromozomu eksiktir. Bu kadınların birçoğu hiç adet görmez.

– Viral enfeksiyonlar (Virüslerin yol açtığı enfeksiyonlar)

Bazı viral enfeksiyonların yumurtalıkları etkileyerek erken menopoza yol açtığı düşünülür.

– Yaşam tarzı;

Sigara içen kadınlarda menopoz daha erken başlar. Sigaranın östrojen düzeyinin düşmesine neden olarak erken menopoza yol açabilir. Alkol fazla alındığında östrojen düzeylerini düşürür ve adet sikluslarının düzeni bozulur. Menopoz daha erken yaşlarda başlayabilir.

– Stres;

Stres erken menopoza neden olan diğer faktörlere yardımcı olur ve erken menopozun yakınmalarını arttırabilir, fakat yalnız başına erken menopoza neden olmaz.

– Çevresel Faktörler;

Östrojene benzeyen maddeler içeren kimyasallar östrojen reseptörlerine bağlanarak östrojenin etkisini engeller. Bu durum adet sikluslarını engeller ve erken menopoza neden olabilir.

Geç menopoz nedir?

Bir kadın 54 yaşını geçmesine rağmen hale adet kanamaları devam ediyorsa geç menopozdan bahsedilir. Geç menopoz ailesel olabilir, bunun yanında şeker hastası olan kadınlarda da geç menopoz görülür. Menopoza geç giren kadınlarda rahim kanseri ve meme kanseri daha çok görülür.

Menopozun en sık görülen bulguları nelerdir?

Menopoz öncesi görülen en sık bulgu adet sikluslarının düzeninin bozulmasıdır. Adet sikluslarının süresi kısalabilir, uzayabilir veya adet kanamasının miktarı artabilir. Ateş basması (% 75), gece terlemeleri (% 68), hassasiyet, sinirlilik ve depresyon (% 60) en sık görülen bulgulardır. Bunların yanı sıra sık idrara çıkma, ödem (vücutta şişkinlik) ve uykusuzluk gibi bulgular görülebilir. Vücutta östrojenin azalmasına bağlı olarak vajinada kuruluk ve cinsel istekte azalma görülür.

Ateş basmaları neden olur?

Ateş basmaları perimenopoz döneminden itibaren en sık görülen yakınmalardan biridir. Genellikle boyundan başlayan ve yüze yayılan sıcaklık hissine çarpıntı ve terleme eşlik eder. Bazı kadınlarda günde birkaç kez görülebilen bu durum diğerlerinde haftada birkaç kez görülebilir. Uykusuzluk ve stres bu yakınmanın sıklığını arttırır. Sıcak basması hipofiz bezinin azalan östrojene verdiği yanıttan kaynaklanır; ani LH salınımı ani ısı artışına neden olur.

Ateş basmaları nasıl tedavi edilir?

Ateş basmalarının hangi durumlarda daha sık olduğunu bir çizelge tutarak belirleyin. Kafein, stres, uykusuzluk ateş basması sıklığını arttırabilir. Ateş basmasını arttıran nedenlerden uzak durmaya çalışın. Sıcak basması durumunda üzerinizdekilerin bir kısmını çıkartabilecek şekilde kat kat giyinin. Yaşadığınız yeri serin tutun. Gece terlemelerini önlemek için yatak odanızı serin tutun. Stresten kaçının, diyetinize dikkat edin, acılı, yağlı yiyeceklerden ve alkollü içeceklerden kaçının. Sıcak basması sırasında bileklerinize ve yüzünüze soğuk su çarpın. Derin nefes alma egzersizleri uygulayın. Vitamin E içeren besinlerden zengin beslenin ve hormon replasman tedavisi için hekiminize danışın.

Vajinal kuruluk nasıl tedavi edilebilir?

Östrojen azalmasına bağlı vajina duvarını kaplayan dokulardaki incelme, elastikiyetin ve salgıların azalması vajinal kuruluk, ağrılı cinsel ilişki ve cinsel ilişki sonrası kanama ve yanma hissine neden olur. Vajinal kuruluğu önlemek için cinsel aktivitenizi azaltmayın, haftada en az bir kez cinsel ilişkide bulunan kadınlarda vajinal kaslar daha sağlıklı olur, vajinal kanlanma artar. Kegel egzersizleri vajinal kasları güçlendirdiğinden bu dönemdeki kadınlara önerilir. Su bazlı lubrikantların kullanılması da vajinal kuruluğu engeller.

Uykusuzluk nasıl önlenebilir?

Uyku düzeninizi koruyabilmek için her gün aynı saatte yatıp aynı saatte kalkmaya özen gösterin. Uyku ilaçlarını kullanmaktan kaçının, yattığınız ortamın serin, sessiz ve karanlık olmasına özen gösterin. Akşam kafein almayın, diyetinize dikkat edin akşam öğünlerinizde fazla miktarda ve ağır yemekler yemeyin. Yatağa girmeden önce ılık duş almak, kitap okumak ve televizyon seyretmek gevşemenize yardımcı olarak uyumanızı kolaylaştırabilir.

Menopoz döneminde ne gibi duygusal değişiklikler görülür?

Unutkanlık, konsantrasyon güçlüğü, anksiyete, rahatsızlık ve depresyon sık görülür. Bu yakınmalar östrojen eksikliğine bağlıdır. Duygusal değişimleri uykusuzluk arttırır. Östrojen miktarı azaldıkça beyinde endorfin olarak adlandırılan ve kişinin kendisini iyi hissetmesini sağlayan kimyasallar azalır.

Menopoz döneminde başka ne gibi fiziksel değişiklikler görülür?

Östrojen kadınların fiziksel ve duygusal durumlarını etkileyen bir hormondur. Üreme organları, memeler, kemikler, kalp, santral sinir sistemi, cilt ve saç üzerine direkt etkileri vardır.

Östrojen düzeyi azalınca;

– Vajina, rahim ağzı ve rahim ve yumurtalıklar küçülür,

– Vajina kısalır, kas tonusu azalır ve vajina duvarını döşeyen dokular incelir,

– Pelvik bölgedeki bağlar zayıflar,

– Vajinal ve servikal salgılar azalır,

– Kemik kaybı olur,

– Cilt tonusu azalır ve kırışıklıklar oluşur,

– Metabolizma yavaşlar,

– Saç, kol, bacak ve genital bölgede tüy azalması olur,

– Yüzde yanak, çene ve bıyık hizasında tüylenme görülebilir,

Menopoz döneminde kalp hastalıkları niçin artar?

Menopoz öncesi dönemde östrojen kadınları kalp hastalıklarından korur. Kadınlarda menopoz döneminden sonra iskemik kalp hastalıkları görülmeye başlar. Östrojen kolesterolün azalmasını sağlayarak, HDL olarak adlandırılan lipoproteinleri arttırarak ve LDL olarak adlandırılan zararlı kolesterolü azaltarak kadınları kalp krizinden korur. Menopoz döneminden sonra kalp hastalıkları ailesinde kalp hastalıkları olan, menopoz öncesi dönemde kalp hastalığı olan, yüksek tansiyon problemi olan, fazla miktarda yağlı gıdalar tüketen ve şişman olan, sigara içen ve fazla strese maruz kalan kadınlarda daha sık görülür.

Menopoz döneminde kalp hastalıklarının görülme ihtimali nasıl azaltılabilir?

Dengeli beslenmek, sigara ve alkolden uzak durmak, kan basıncını kontrol altında tutmak, diabet için düzenli kontroller yaptırmak, stresten uzak durmak, hormon replasman tedavisi uygulamak bu dönemdeki kadınlarda kalp hastalıkları görülme ihtimalini azaltır. Menopoz sonrası dönemde östrojen tedavisi kan yağlarını olumlu yönde etkileyip kalp krizi riskini % 40 azaltır. Ayrıca yemekler ile her gün 50 mg beta-karoten ve selenyum alınması da faydalıdır.

Osteoporoz nedir?

Osteoporoz, kemik erimesi olarak da adlandırılan bu durum kemiklerin incelmesi, zayıflaması ve kırılması ile karakterize bir hastalıktır. Kırk beş yaşından sonra kadınların bir çoğunda osteoporoz görülür. Kemik dokusu sürekli değişen bir dokudur ve kan ile sürekli kalsiyum alışverişi içindedir. Kemikler yapım ve yıkımın dengede olduğu doğal bir süreç yaşar. Menopoz sonrası yapımın çok azalması ile denge yıkım lehine bozulur. Sonuçta kemik kitlesi menopozu takip eden ilk beş yıl içinde her yıl % 3 oranında azalır. Takip eden yıllarda ise her yıl kemik kitlesi %1 oranında azalır. Kemiklerin ve dişleri daha sağlam olmasını sağlayan kalsiyum kasların kasılmasında, kalbin fonksiyonlarında, sinirsel iletilerinin düzenlenmesinde ve kan pıhtılaşmasında görev alır. Menopoz sonrası dönemde östrojen eksikliğine bağlı olarak kemiklerden kalsiyum kaybı artar. Kemikler zayıflar ve küçük darbelerle kırılabilir, 60 yaşından sonra omurgada eğrilmeler ve sırt ağrısı yakınması artar, 70 yaşından sonra kalça kırığı görülme ihtimali artar.

Osteoporoz riskini arttıran faktörler nelerdir?

Vücut yapısı önemlidir, küçük kemikli kadınlarda osteoporoz daha sık görülür. Şişman kadınlarda fazla vücut ağırlığına cevap olarak kemikler gelişir ve fazla miktarda olan yağ dokusunda östrojen üretimi fazla olur bu durum osteoporozu önler. Açık tenli olan, ailesinde osteoporoz problemi olan, diyabet, karaciğer, böbrek hastalığı ve tiroid bezi bozuklukları olan kadınlarda osteoporoz daha sık görülür. Kortizon, epilepsi ilaçları, antiasitler, diyüretikler kalsiyum emilimini engelleyerek osteoporoza neden olabilir. Fazla miktarda protein almak, sigara içmek ve alkol almak kemik erimesini arttırır.

Osteoporozun bulguları nelerdir?

Osteoporoz kronik sırt ağrısına, boy kısalmasına, akşamları bacak kramplarına, eklem ağrılarına, diş kaybına ve dişeti problemlerine yol açar.

Osteoporozun önlenmesinde diyetin önemi nedir?

Diyetle alınan kalsiyum osteoporozun önlenmesinde önemli rol oynar. Birçok kadın besinler ile günde 500mg kadar kalsiyum alabilir. Kalsiyum preparatları alarak ile günlük kalsiyum ihtiyacını (1000-1500mg) karşılamak gerekir. D vitamini kalsiyumun emilebilmesi için gereklidir.Yeterli miktarda güneş ışığı almayanlarda D vitamini eksikliği görülür, bir çok gıda D vitamini ile zenginleştirilmiştir. Kalsiyum emilimi için diyetinizin bir miktar yağ içermesi gerekir. Günlük kalori ihtiyacının % 30’�unu yağlardan karşılamanız önerilir.

Günlük kalsiyum ihtiyacı ne kadardır?

Yetişkin bir insan için günlük kalsiyum ihtiyacı 800 miligramdır. Menopoz öncesi bu ihtiyaç 1000 mg iken menopoz sonrası 1500 mg’a yükselir. Östrojen tedavisi alan kadınlarda günlük 1000 mg’da yeterli olabilir. Diyet ile alınamayan kalsiyum hazır tabletler veya bazı kalsiyum içeren tabletler ile takviye edilebilir. Kalsiyum tabletlerinin emilimi artacağından yemekle birlikte alınması tercih edilir.

Menopoz sonrası oluşan osteoporozun en iyi tedavisi nedir?

Hormon replasman tedavisinin yanında kalsiyumun emilimini sağlayan kalsitonin hormonu ve kalsiyum alınması ve uzun yürüyüşler menopoz sonrası osteoporozun en iyi tedavisidir.

Osteoporozun önlenmesinde hormon replasman tedavisinin yeri nedir?

Östrojen almasında sakınca olmayan kadınlarda östrojen ile yapılacak hormon replasman tedavisi osteoporoz riskini azaltır.

Menopozun hafıza üzerine etkisi var mıdır?

Menopozun kısa dönem hafıza üzerine olan etkisini gösteren az sayıda çalışma vardır. Hastalar bu etkiyi daha çok konsantre olamama ve gözlük, araba anahtarı gibi elindeki bir şeyi nereye koyduğunu hatırlayamama şeklinde ifade eder.

Hormon replasman tedavisi nedir?

Hormon replasman tedavisinde amaç kadında eksilen hormonları menopoz öncesi dönemdeki seviyeye getirmektir. 1960 yılından itibaren menopoz dönemindeki kadınlara östrojen preparatları verilmeğe başlandı. Östrojen kullanımının rahim kanseri görülme olasılığını arttırdığının belirlenmesi üzerine 1975 yılından itibaren tedaviye progestinler eklenmiştir. Hekim hormon replasman tedavisinde kullanacağı preparatları ve dozunu kadının özelliklerine göre ayarlar.

Hormon replasman tedavisinin yan etkileri var mı?

Östrojen tedavisi gören kadınlarda bulantı, su tutulumu, göğüslerde gerginlik, kilo alma ve vajinal akıntı gibi yan etkiler görülebilir. Önceden migreni olan kadınlarda baş ağrısı yakınması artabilir. Progestin ile dengelenmemiş östrojen tedavilerinde rahim kanseri riski artar.

Hormon replasman tedavisinin sakıncalı olduğu durumlar nelerdir?

Hormon replasman tedavisinin sakıncalı olduğu durumlar; rahim kanseri, meme kanseri, kan pıhtılaşma problemleri, aktif safra kesesi ve karaciğer hastalıklarıdır. Bunun yanı sıra önceden geçirilmiş karaciğer ve safra kesesi hastalıkları ile şeker hastası olan kadınlar hormon replasman tedavisi sırasında yakın takip gerektirir.

Hormon replasman tedavisine ne zaman başlanmalıdır?

Hormon replasman tedavisinin yararları kesin olmasına rağmen tedaviye ne zaman başlanması gerektiği kesin değildir. Bir grup hekim menopoz öncesi dönemde başlanmasını önerirken diğer bir grup 1 yıl adet kanamasız dönem geçtikten sonra tedaviye başlanmasını önerir. Osteoporozun engellenebilmesi için menopoz dönemi ile beraber hormon replasman tedavisine başlamak gerekir.

Rahimde myom veya göğüslerde iyi huylu tümör varlığında hormon replasman tedavisi sakıncalı mıdır?

Bu çok sık karşılaşılan bir sorudur. Progestin ile dengelenmiş düşük doz östrojen ve yakın klinik takip ile hormon replasman tedavisini öneren hekimler vardır. Fakat genelde bu durumların varlığında östrojen tedavisi önerilmez.

Hormon replasman tedavisi adetlerin başlamasına neden olur mu? Adetler ne kadar devam eder?

Menopozdan önce doğal olarak gerçekleşen östrojen ve progestin dengesi menopoz sonrasında tedavi ile sağlanırsa bir çok bayanda adetler başlar. Bu durum birkaç yıl sürer ve sonrasında tedaviye rağmen adetler görülmeyebilir.

Ailesinde meme kanseri olan kadınlara hormon replasman tedavisi önerilebilir mi?

Ailesinde meme kanseri olan bayanlarda meme kanseri görülme riski yüksektir. Bu durumda bir çok hekim düşük doz östrojen ve sık kontrol önerir. Böylelikle hem menopoza dair problemler yaşanmaz, hem de erken teşhis ile meme kanserine karşı önlem alınmış olur.

Bir kadının annesinin zor bir menopoz dönemi geçirmiş olması, kendisinin de aynı sorunu yaşayacağını gösterir mi?

Kalıtım menopozda büyük rol oynar. Bununla birlikte sigara, yaşam tarzı, vücut yapısı ve stres gibi faktörlerde menopoza girme yaşını ve zorluğunu etkiler.

Fazla sayıda çocuk doğurmak menopozu geciktirir mi?

Fazla sayıda çocuk doğurmak menopozun bulgularını hafifletse de geciktirmez. Bunun yanı sıra geciken menopoz geç gebeliklere neden olabilir.

Geç menopoz ile uzun yaşam arasında bir bağlantı var mıdır?

Geç menopoz uzun süreli yüksek östrojen seviyesi ve daha genç görünme anlamına gelir. Geç menopoza girmek uzun yaşam ve genç kalmanın yanı sıra geç yaşanan gebelik ve yumurtalık kanseri gibi riskleri de beraberinde taşır. Geç menopozun avantajlarını yaşamak ve risklerinden korunmak için doktorunuzun kontrolünde olmanız gerekir.

Doğum kontrol hapı kullanırken menopoza girildiği nasıl anlaşılır?

Bu çok zordur, çünkü menopoz bulguları hapın etkisi ile maskelenir. Kan FSH ve Östrojen seviyeleri de yanıltıcı olabilir. Bunu anlayabilmek için bir süre doğum kontrol hapı kullanmaya ara vermeniz ve takiben hormon düzeylerinin belirlenmesi gerekir.

Menopozun bulguları ne kadar sürer?

Menopoz öncesi dönem kişiden kişiye değiştiği gibi menopoz bulguları da birkaç yıl veya daha fazla sürebilir. Hormon replasman tedavisi gören bayanlarda ise menopoz bulguları hiç yaşanmaz.

Cerrahi menopoz ile doğal menopoz arasındaki fark nedir?

Doğal menopoz yumurtalıkların yumurta rezervlerini tüketmesi ile 45-55 yaşları arasında ve genellikle bir geçiş dönemi sonucu ortaya çıkar. Cerrahi menopoz yumurtalıkların ameliyat sonucu çıkartılması ile aniden oluşur. Eğer hormon replasman tedavisi uygulanmaz ise cerrahi menopozun bulguları ameliyattan birkaç gün sonra ortaya çıkar.

Ameliyat ile rahim alınıp yumurtalıklar bırakılırsa, ileride menopoza girildiği nasıl anlaşılır?

Menopoz başladığında çoğunlukla ateş basması, gece terlemeleri, uyku problemleri ve vajinal kuruluk gibi yakınmalar başlar. Menopoz dönemine girilip girilmediği yapılan hormon incelemeleri ile kesinleştirilir.

Vücudun su toplaması nasıl engellenebilir?

Yemeklerde alınan ekstra tuz vücutta su tutulmasına neden olur. Bu nedenle yemeklere tuz eklenmemeli ve tuz tüketimi mümkün olduğunca azaltılmalıdır.

Menopoz sonrası dönemde cinsel isteksizlik için ne yapılabilir?

Bu problemin giderilmesinde hormon replasman tedavisi önemlidir. Bu tedavi ile bayanların % 90�nı menopoz öncesi dönemdeki cinsel isteğini geri kazanır. Hormon tedavisi vajinadaki kuruluğu giderir, vajina duvarının güçlenmesini sağlayan egzersizler ve kayganlaştırıcı kremlerde cinsel ilişki sırasındaki yakınmaları azaltır. Kişisel bakımınıza ve cinsel yaşamınıza göstereceğiniz özen kendinize olan güveninizi arttırarak sizi daha mutlu ve sağlıklı kılacaktır.

Menopozun vücut ağırlığı üzerindeki etkisi nedir?

Geçen her on yıl ile birlikte kalori ihtiyacı % 2-8 azalır. Yapılan düzenli egzersiz fazla kilo alınmasını önler. Yaş ilerledikçe vücuttaki yağ yüzdesi artar ve kas kitlesi azalır. Bu nedenle düşük yağlı diet ve düzenli egzersiz ideal kilonuzu korumanızı sağlar.

Cildimin genç görünmesini nasıl sağlayabilirim?

Cildinizin direk olarak güneş ışığına maruz kalmasından kaçının. Bu nedenle saat 10:00 ile 14:00 arasında gölgede veya içerde olun. Aksi halde cilt koruyucu faktörü en az 15 olan kremler kullanın. Sigarayı bırakın. Sigara ciltte yaşlanmayı ve özellikle ağız etrafındaki kırışıkları arttırır. Egzersiz, dolaşımı ve cilt beslenmesini olumlu yönde etkiler. Vitamin A ve E içeren ve sebzelerden zengin dengeli bir diyet ve bol su cildinizi besleyerek yumuşatır. Ayrıca cildiniz için uygun temizleyici ve nemlendiriciler ile düzenli bir bakım genç ve sağlıklı görünmenizi sağlayacaktır.

fertijin.com

Yürüten robot Lokomat!

Bugün son hızla gelişen teknolojinin nimetleri sayesinde “robot bacaklar” tıpta rahatlıkla kullanılabiliyor.

Lokomat adlı “yürüyüş robotu” fizik tedavi sırasında yürüme yeteneğini kaybetmiş hastaları kısa sürede yürütmeyi başarıp hayata döndürüyor. İbrahim Tatlıses’in de bacaklarına takılarak yürüme kabiliyetini tekrar kazanmasını sağlayan Romatem Darüşşafaka Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi doktoru Ertunga Öney, 3 yıldır Türkiye’de sadece Darüşşafaka’da, 6 aydır ise Kocaeli ve Samsun’daki Romatem Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastaneleri’nde bulunan bu İsviçre malı son teknoloji robotun yürüme fonksiyonu bozulmuş bütün hastalarda rahatlıkla kullanılabildiğini anlatıyor. Özellikle beyin felci geçiren hasta grubu en çok yarar görenlerin başında geliyor. Bunun dışında başta trafik kazası olmak üzere, omurilik hasarına yol açan hastalıklar geçirenler ve spastik çocuklar “Lokomat”tan fayda gören diğer hastalar.!

Otomatik bir fonksiyon;

Dr. Öney, hastanın kaybettiği yürüme fonksiyonunun robotla tekrar nasıl kazandırıldığını şöyle açıklıyor:

“Yürüme fonksiyonu aslında beynimizde otomatik yapılan bir işlemdir. Biz adım atarken nasıl adım atacağımızı her seferinde düşünerek yapmayız. Bunu beynimiz her adım attığımızda otomatik ayarlar. Yürümenin hızı ve temposunu da biz kendimiz ayarlarız. Bu cihaz, bizim normalde yürürken yaptığımız hareketleri orijinalinde olduğu gibi birebir yaptırır. Böylece unutulmuş veya silinmiş olan “yürüme otomatik hareketi” robot tarafından beyne tekrar öğretilmiş olur. Tabii aynı zamanda omurilikte de bir hasar varsa, omurilikteki refleks merkezine de öğretilir. Çünkü özellikle beyin kaynaklı yürüme fonksiyon bozukluklarında hastalar yürüme hareketini kendi başlarına “yapabildikleri kadarıyla” öğrenirlerse, bozuk bir yürüyüş ortaya çıkar. Eğer hasta böyle bir robotu kullanmadan yürümeye kendiliğinden başlarsa, yürümesini sağlayacak pozisyona gelse dahi, normal bir yürüyüşten çok uzak, tamamen aksayan ve eklemleri zorlayan patolojik bir yürüyüş ortaya çıkar. İşte bu cihaz bunu engeller. Yürüyüş robotu beyne yürümenin normalini gösterir. Ayrıca beynin ve omurilikteki merkezlerin normal yürüyüş hareketlerini unutmasını engeller.”

İşgücünden tasarruf;

Cihazın bir başka mucizesi ise tedaviyi uygulayacak doktora ve hastasına hem zamandan hem de işgücünden tasarruf imkanı tanıması… Öney, “Bizim felçli bir insana yürüyüş egzersizi yaptırabilmemiz için en az 4 personele ihtiyacımız var ki, onda bile hareketleri dört dörtlük yaptıramazsınız. Ama bu robot sayesinde sadece 1 personelin hastayı cihaza (lift’e) bağlaması sayesinde hastaya dokunmadan, tamamen elektronik ortamda bu egzersizi 1 saat boyunca yaptırabilirsiniz. Hem hastanın hızlı bir şekilde egzersizini yapmasına imkan verir hem de hasta yorulmaz.

Gülümseme büyük olmalı;

Hastanın robotla yaptığı her hareket bilgisayarlı sistem tarafından grafik olarak kaydediliyor. Bir önceki egzersizde ne yaptığı, bir sonrakinde nasıl ilerleme kaydettiğini mukayese ediliyor. Hastalara genellikle başlangıçta 14 seanstan oluşan iki haftalık bir tedavi periyodu uygulanıyor. Ortalama 3-4 haftalık bir tedavi sonunda yürüme fonksiyonu ile ilgili ilk iyileşmeler ortaya çıkıyor. Ayrıca hasta da karşısındaki ekrandan hareketi doğru yapıp yapmadığını geribildirim olarak algılayıp daha iyisini ve daha doğrusunu yapmak için kendini de geliştirmeye çalışıyor. “Ekrandaki gülümseme” ne kadar büyükse hareketi o kadar doğru yaptığını anlıyor. Ayrıca “robot bacakların” tedavide kullanılması hareketsizliğe bağlı eklem kireçlenmelerini engelleyerek eklemlerin hazır hale gelmesine yardımcı oluyor. Bunun dışında felçli hastalarda oluşan aşırı kasılmaların gevşemesini de sağlıyor. Öney, “Robot, felçli hastalarda çok sık görülen bağırsak hareketlerinde azalmaya bağlı kabızlık gibi sıkıntıların çözülmesine de yardımcı olur. Asıl önemli olan ise tabii ki hastanın olması gereken yürüyüş hareketlerini beyin ve omurilik tarafından yapılması için gerekli altyapıyı tamamen hastaya geri verir” diyor.

Uzayıp, kısalabiliyor;

Robotun bacakları ihtiyaca göre uzayabiliyor da, kısalabiliyor da… Öney, “Bu cihazı maksimum 2.10 metrelik insanlar kullanabiliyor. Burada bizim için önemli nokta boydan ziyade kalça ile diz eklemi arasındaki mesafe. Çünkü robotun en önemli yeri olan motoru orada. Bacakları büyütme konusunda bir sıkıntımız yok. Esas sorun boy küçüldükçe, özellikle de kalça ve diz arasındaki mesafe 70 cm’in altına indiği zaman küçültme imkanının olmaması. Bu cihaz için minimum bacak uzunluğu 70 cm olması lazım. Bacak uzunluğu 70 cm’den daha düşük olan kişilerde cihazın çocuk modellerini kullanıyoruz. Ağırlık olarak ise en fazla 160 kiloluk bir hastayı taşıyabiliyor” diyor.

Her hastanın gücü farklı;

Cihazın bir lift’i (hastanın asılarak cihaza bağlandığı askı) var. Hasta bu lift sayesinde zaten ‘yerçekimsiz ortamda’ gibi hissediyor. Bacaklarında hiç hareket olmasa bile, bütün yükünü bu taşıyıcı sistem alıyor. Robot bacaklarda bilgisayara bağlı motorlu bir elektronik bir sistem var. Motor yürüme hareketinin yapabilmesi için eksik olan o kas gücünü ortaya çıkarıyor. Böylece yürüyüş bandı üzerinde hasta doktorun programladığı şekilde normal yürüyüşünü yapmış oluyor. Lift sistemi, hastanın ağırlığı kaç kiloysa, o ağırlığı sıfırlıyor. Öney sistemin çalışma prensibini şöyle anlatıyor:

“Her hastanın yürümek için fonksiyonel gücü farklı. Hastanın mevcut gücünü koruyarak hareketin ne kadarının makinenin yapmasını istiyorsak bilgisayarı ona göre programlıyoruz. Hasta yapabildiği kadarını kendisi yapıyor. Yapamadığı noktadan itibaren de cihazın elektronik sistemi devreye girerek motorlara güç veriyor ve hastaya hareketin doğru yapılmasını öğretiyor.”

Kişinin kendi katılımı önemli;

Lokomat’ın rehabilitasyon uygulamalarında tedavinin bir parçası olduğuna dikkat çeken Ertunga Öney, “Rehabilitasyon tedavisi bir bütündür. Bunun dışında bu hastalar klasik fizyoterapi uygulamalarına da devam ederler. Havuz terapi tedavisine girerler. Cihaz takılması gerekiyorsa, ‘ortez’ veya ‘protez’ denilen cihazlar takılır. Kol ve el fonksiyonlarında bir kısıtlılık varsa, diğer fizyoterapi uygulamaları da yapılır. Robot, sadece yürümeyle ilgili fonksiyon bozukluklarında kullanılan bir cihazdır. Cihazın hastaya yüzde 100 yürüme fonksiyonunu geri kazandıracağının bir garantisi yok. Çünkü hastalığın ağırlığına göre her hastanın fayda görme ihtimali değişiyor. Bazı hastalarda yürüme fonksiyonu hiç oluşmasa dahi, biz psikolojik anlamda hastanın tedaviden uzaklaşmasını, depresyona girmesini engellemek için de bu cihazı kullanıyoruz. Çünkü hasta o zaman kendisinin aynada yürüdüğünü gördüğü için tedaviye katılımı artıyor. Hareketi bir yapacaksa 10 defa yapıyor. Rehabilitasyonda kişinin kendi katılımı da çok önemli.”

Lokamat adlı robot, insan bacağının yürüme sırasında yaptığı bütün eklem hareketlerini birebir yapabiliyor. Dizi bükmek, ayak bileğini yukarıya doğru çekmek, kalçayı bükmek, daha sonra tekrar ayağı düz uzatmak, kalçayı tekrar geriye doğru çekmeyi sağlıyor. Yani bir insanın yürürken yaptığı kalça, diz, ayak bileği hareketleri neyse, normalde yürürken olması gereken adım açısı kaç dereceyse, bunları hesaplıyor. Öney, Darüşşafaka’da kullanılan yürüme bandının düz olduğunu ama cihazın daha gelişmişlerinde yokuş aşağı ya da yukarı modellerinin de olduğunu vurguluyor. Robotun değeri ise 350 bin Euro… Öney, benzeri robotun kol işlevini gören modelini de yakında Türkiye’ye getireceklerini sözlerine ekliyor.

Yürüyüş bandı hastaya göre ayarlanıyor;

Cihaz hastanın yürüme potansiyeline göre ayarlanıyor. Hastanın yürüme fonksiyonları iyiyse daha hızlı çalıştırılıyor. Hastanın yürümesi yeterli düzeyde değil ve zamana ihtiyacı varsa, bilgisayar ayarlanarak yürüyüş bandının hızı yavaşlatılıyor.

İnsan vücuduna monte edilen modeller geliyor;

“Lokomat” adlı yürüyüş robotunun insan vücuduna takılan modelleri de pek yakında piyasaya sürülmeye hazırlanıyor. Tekerlekli sandalyede yaşamaya mahkum insanları ayağa kaldıracak gelişmiş robot bacakların “prototipleri” şu anda insanlar üzerinde deneniyor.

Öney, bu konuda şu bilgileri veriyor:

“Pek yakında hiç yürüyemeyen, tekerlekli sandalyeye mahkum insanlar için de geliştirilme aşamasında olan cihazlar piyasaya sürülecek. Biz bu cihazları da takip ediyoruz. Japonya’da, ABD’de ve İsrail’de var. Japonya’daki bu yılın sonuna doğru piyasaya çıkacak. Bunlar kişiye özel, daha küçük, bilgisayarlı komponentleri daha basit, insan vücuduna bir iskelet gibi monte edilmiş, bacak hareketlerini, oturmayı kalkmayı program halinde yaptırabilen cihazlar… Bu yılın sonunda veya önümüzdeki yıl bunları piyasada görebileceğiz. Bir insan için bağımsızlık çok önemli. Kendi işini gücünü kendisini yapması, alışverişe kendi başına gitmek, kendi bakımını kendisinin yapabilmesi çok önemli ihtiyaçlardır. Bunu kaybetmeyen bilmez. Ama bu cihazlar bunu ne derece verecek, onlarla merdiven de çıkabilecekler mi, bunu yakında görülecek…”

TOKİ’nin Ucuz Konutlarına Başvurular Başladı

Toplu Konut İdaresinin (TOKİ), 7 ilde yoksul vatandaşlar için satışa sunacağı toplam 4 bin 614 konut için başvurular bugün başladı.

Başkent’te de Mamak’ta 1024, Çubuk’ta 484 konut için müracaatlar, Yenimahalle’deki Ankara Valiliği İl Planlama ve Koordinasyon Müdürlüğünde kabul ediliyor.

Başvurusunu ilk gün yapmak isteyenlerden Seher Demirhan, 24 yaşındaki konuşma engelli kızı Tuğba Özmen için müracaat edeceğini belirtti. Demirhan, boşanma davası açılan engelli kızı ve askerden gelen işsiz oğlu ile birlikte yaşadığını, el işi yaparak geçimini sağladığını anlattı.

Demirhan, geçim sıkıntısı çektiklerini, taksitleri uygun olduğu için kızı adına bu dairelerden birini almayı çok istediğini ifade etti.

Abdulvahi Ulu da, düşük gelirle çalışan iki oğlu için başvuru evrakı almaya geldiğini dile getirerek, söz konusu konutların koşullarını uygun bulduğunu kaydetti.

Seher Demirhan, emekli olduğunu aktararak, evlendirmek istediği, asgari ücretle çalışan oğlu için başvuru evrakı aldığını söyledi.

Engelli olduğu için yetim maaşıyla geçindiğini kaydeden Süleyman Genç de, vefat eden babasının emekli maaşını annesiyle birlikte paylaştığını, gecekonduda oturduğu için bu dairelerden birine taşınmayı çok istediğini anlattı.

4 BİN LİRA PEŞİNAT, 173 LİRADAN BAŞLAYACAK TAKSİTLER

TOKİ’den verilen bilgiye göre, yoksul kesime yönelik 2 + 1 daireler 4 bin lira peşinatla, 173 liradan başlayacak taksitlerle satılacak.

Bu kapsamda, Ankara-Mamak’ta 1024, Çubuk’ta 484, Adıyaman-Merkez’de 700, Antalya-Merkez Çıplaklı’da 480, Edirne-Merkez Fırınlarsırtı’nda 318, Gaziantep-Şehitkamil’de 404, Şahinbey-Yeşilkent’te 320, Kırşehir-Merkez’de 292, Kocaeli-İzmit Arızlı’da ise 592 konut uygun ödeme koşullarında satılacak.

Peşinatlarını ödeyerek konut almaya hak kazananlar, ilk taksitlerini konut tesliminden sonra yapacak. Peşinatı 4 bin lira olan konutların taksiti 173 liradan başlayacak ve 180 ay (15 yıl) vadeli satılacak. Başvurular 23 Eylül’e kadar, illerde valiliklere, ilçelerde ise kaymakamlıklara yapılacak.

Başvurularda konut sayısından fazla başvuru gelmesi halinde, hak sahipleri kura ile belirlenecek. Kurada konut almaya hak kazananlarla, daha sonra sözleşme imzalanacak. Peşinatın yarısı sözleşme imzalama aşamasında, kalan yarısı da 3 ay sonra, Mart 2012’de tahsil edilecek.

Başvuru yapacakların, projenin yer aldığı ilde 1 yıldan az olmamak üzere ikamet ediyor olması veya il nüfusuna kayıtlı olması, TOKİ’den daha önce konut satın almamış ve kredi kullanmamış olması, kendisine eşine ya da velayeti altındaki çocuklarına ait tapulu gayrimenkul olmaması, aylık hane halkı gelirinin 2 bin 600 liranın altında olması, başvuru tarihinde 25 yaşını doldurmuş olması gerekiyor. Eşi vefat etmiş olan kadınlarda yaş şartı aranmıyor.

Şehit Aileleri, Maluller ile Dul ve Yetimleri kategorisinde başvuracakların en az 3 yıldır il-ilçede ikamet ediyor olması veya il/ilçe nüfusuna kayıtlı olması gerekiyor.