Düşünceleri okuyan gözlük geliştiriliyor.!

Amerika’daki Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) laboratuvarlarındaki araştırmacılar düşünce okuyan gözlük geliştiriyor.

‘Sosyal X Işını’ adı verilen gözlükler, konuşma sona erdikten sonra karşıdaki kişinin ne düşündüğünü gösteriyor.

Gözlüğe yerleştirilen kamera, karşıdakinin yüz ifadelerini çekiyor ve bunları daha önceden kaydedilen 24 his ifadesiyle karşılaştırıyor. Kulaklık ve gözlükte toplanan bilgilerin özeti kullanıcıya veriliyor. Yeşil ışık karşıdakinin olumlu duygular içinde olduğunu gösterirken sarı ışık tarafsız, kırmızı ışık ise olumsuz hissiyat içinde bulunduğunu ifade ediyor.

Gözlüklerin, iletişimde zorluk çeken otizm’li insanlar için geliştirildiği ancak araştırmacıların gözlüğün kapsamını artırdıkları kaydediliyor. Şimdiye kadar bilgisayarların tespitlerinin yüzde 64 oranında doğru çıktığı, bu oranın yükseltilmesine çalışıldığı açıklandı.

Gazlı içeceklerin vücudu nasıl etkilediğine inanamayacaksınız.!

Astım

Gazlı içeceklerde bulunan sodyum benzoat maddesi, hazır gıda sektöründe koruyucu antimikrobiyal madde olarak kullanılan ve ürünün raf ömrünü uzatan kimyasal bir tuzdur. Bu madde potasyumun kullanabilirliğini düşürür. Araştırmalara göre vücudun sodyum benzoata gösterdiği reaksiyonlar egzama, astım ve kurdeşene neden olabilir.

Diş rahatsızlıkları

Gazlı içeceklerde bulunan asit ve şeker, diş minelerini zedeler. Oluşan diş çürükleri sinirlere, diş köküne veya dişin alt kısmında bulunan bölgeye ulaştığı zaman, diş-özü dokusunun ölümüne sebep olabilir. Bu rahatsızlık, hemen tedavi edilmediği takdirde diş ve diş eti apsesine yol açar.

Kalp rahatsızlıkları

Gazlı içecekler, birçok sağlık sorununa yol açan ve son zamanlarda yapılan ciddi araştırmalara konu olan yüksek dozda fruktozlu mısır şurubu içerir. Bu madde, aynı zamanda kalp hastalıkları ve diyabete sebep olan metabolik rahatsızlık risklerini yükseltir.

Böbrek rahatsızlıkları

Gazlı içecekler, uzun vadede böbrek taşına ve diğer böbrek rahatsızlıklarına yol açabilen yüksek miktarda fosforik asit içerir.

Üreme rahatsızlıkları

Gazlı içecek kutuları içeriğinde bol miktarda BPA maddesi bulunduran bir çeşit reçineyle kaplıdır. Bu madde aynı zamanda plastik şişelerde ve biberonlarda bol miktarda bulunan, iç salgı bezlerine zarar veren kanser yapıcı bir kimyasaldır. Erken ergenlik ve üretim sistemi rahatsızlıklarına yol açar.

Aşırı şeker yüklemesi

Gazlı içecek tükettikten 20 dakika sonra kandaki şeker oranı yükselir ve buna bağlı olarak insülin patlaması gerçekleşir. Artan hormon seviyesiyle karaciğer, vücutta bulunan şekeri hızlı bir şekilde yağa dönüştürür.

40 dakika sonra kafein hazmı tamamlanır. Gözbebekleri büyümeye başlar, kan basıncı yükselir ve buna bağlı olarak karaciğer, dolaşım sistemine daha fazla şeker pompalar. Beyinde bulunan adenozin alıcıları tıkanır ve vücuttaki rehavet hali ortadan kalkar.

Gazlı içecek tükettikten 45 dakika sonra vücut dopamin üretimini artırır. Bu kimyasaldaki artış, beyinde bulunan ve zevk duygusunu üreten sinir ağını uyarır.

Osteoporoz

Gazlı içecekler fosforik asit ve yüksek oranda fosfat içerir. Bu maddeler, uzun vadede osteoporoz riskini yükseltir ve kemik kırılmalarına yol açar. Fosfor idrarla dışarı atıldığı zaman, kemikleri onaran ve vücudun geri kalanı için önem arz eden kalsiyum maddesini de kendisiyle birlikte götürür.

Obezite

Gazlı içecek tüketimi ve vücut ağırlığı arasındaki ilişkinin çok yüksek olduğu biliniyor. Yapılan araştırmalara göre tüketilen her gazlı içecek, obezite olma riskini 1.6 kere artırmakta.. Kalp damar rahatsızlıklarının yüzde 70’i obeziteye bağlı.. Meme ve bağırsak kanseri tanısı konan hastaların yüzde 42’si obeziteden mustarip.. Safrakesesi ameliyatlarının yüzde 30’u obeziteden kaynaklanıyor.

Diyabet

Daha fazla gazlı içecek tüketen kimselerin tip 2 diyabete yakalanma riski yüzde 80 daha yüksek.!

Japon bilim adamları bir farenin böbreğine yerleştirilen hücrelerden diş üretmeyi başardı.!

Tokyo Üniversitesi’nden Takaşi Tsuji ve ekibi dişin oluşumu için gerekli hücreleri bir araya getirerek “diş tohumu” elde etti. Hücreler birbirleriyle etkileşime geçti ve gerçek bir dişin oluşumu için gerekli dokularda büyüme süreci başladı. Ardından küçük plastik parçasına sarılan ”diş tohumu” bir farenin böbreğine yerleştirildi.

Yeterince büyüdükten sonra diş, başka bir farenin diş etine nakledildi ve dişin doğal bir diş gibi ağız ortamına uyum sağladığı, sinirlerle ve kan damarlarıyla birleştiği görüldü.

Yeni tekniğin daha öncekilerden kısa sürede (yaklaşık 10 gün) diş elde edilmesini sağladığını belirten bilim adamları, araştırmanın ilk aşamasında olduklarını, yöntemin henüz insanlarda uygulanamayacağını vurguladı.

Japon bilim adamları laboratuvar ortamında hücreden diş üretmeyi başarmıştı. Farelerden alınan bazı hücrelerden elde edilen diş tohumu daha sonra bir farenin ağzına yerleştirilmiş ve iki hafta sonra dişin farenin ağzında büyümeye başladığı ve doğal bir dişle aynı özellikleri taşıdığı görülmüştü.