Çocuklarımızın Sağlıklı Bir Şekilde Gelişmesini Sağlamalıyız.!

Dünyaya gelen bebeğin kulağına ezan okumak, ona güzel bir ad koymak, sağlıklı bir şekilde gelişmesini sağlamak bebeğin ebeveyni üzerindeki haklarıdır.

Spastik ve özürlü çocuklar, sağlıklı çocukların sahip oldukları haklara sahip olduktan başka, durumlarına uygun özel haklara da sahiptirler. Ailenin ve devletin bunlara karşı görevleri vardır. Çeşitli sebeplerle sahipsiz kalmış, annesini veya babasını veya her ikisini kaybetmiş yetimlerin toplum ve devlet üzerinde hakları vardır. Toplum ve devlet bunları koruma altına almazsa çocuk istismarcısı tacirlerin metaı haline gelir, kötü alışkanlıklar edinir, uyuşturucu ve içki bağımlısı haline gelir, toplum için zararlı olabilirler. Kur’an-ı Kerim yetimlerin ve onlara ait malların korunması gerektiği üzerinde ısrarla durur. Hz. Peygamber önce babasını, sonra annesini kaybetmiş bir yetim idi.. İki parmağını göstererek; “Ben ve yetimi koruyan cennette şu iki parmak gibi yan yana olacağız.” buyurmuşlardı.

Sa’di diyor ki; “Yetime merhamet et, gözünün yaşını sil, yüzünde toz varsa şefkatle temizle.. Aman öksüz ağlamasın! Çünkü o ağlayınca Arş-ı A’lâ titrer..” İslam toplumunda dul kadınları ve yetimleri korumak için pek çok vakıf kurulmuş veya dul ve yetimlere bakılması için vakıfnamelere kayıtlar ve maddeler konulmuştur. Çocuk Esirgeme Kurumu’nun da amacı aynıdır.

Çeşitli sebeplerle annesi veya babası tarafından terk edilen, sokağa veya cami avlusuna bırakılan yavrular ve bebekler de yetim hükmündedir. Anne ve babalarının kim olduğunun bilinmemesi onların insanlığına da Müslümanlığına da zarar vermez.

Kendinizi ve Ailenizi Ateşten Koruyun;

Yetim ve sahipsiz çocuklar için bir takım yetimhaneler, yetiştirme yurtları ve sevgi evleri kurulmakta, bunlara devletçe ve milletçe sahip çıkılmaktadır. Fakat bu yetmez, daha fazlasına ihtiyaç vardır. Yurtlarda kalma süresi biten ve öğrenimlerini tamamlayan bu gençlere iş bulmak, onları bir meslek sahibi yapmak ve evlenip yuva kurmalarına yardımcı olmak da gerekir.

Yeteri kadar mali imkanlara sahip olmayan yetenekli, zeki, dürüst ve çalışkan öğrencilerin öğrenim görmelerine yardımcı olmak ve bunlara burs tahsis etmek bu gençlerin hem devlet hem de servet sahipleri üzerinde hakkıdır.

Radyo, televizyon, yazılı basın, medya, sinema ve tiyatro gibi şeyler aslında güzel şeyler olmakla beraber burada bilerek ya da bilmeyerek çocukları ve gençleri kötü yola sevk eden ve bataklığa düşüren yayınlar da vardır. Çocukları ve gençleri bunlardan korumak da lazımdır.

Esrar, eroin, tiner, alkol gibi uyuşturucu ve keyif verici zararlı maddeler kullanan, sonuçta ailelerinden kopan, acınacak bir hale düşen çocuk ve gençlerin tedavi edilmeleri, topluma kazandırılmaları, bu durumda olanların hakkı, devletin ise görevidir. Bu bakımdan Yeşilay’ın faaliyetlerini desteklemek gerekir. Çocukların ve gençlerin kötü yollara düşmemeleri, teröre bulaşmamaları için doğru dürüst bir din inancına ve ibadet hayatına sahip olmaları önemli olduğu gibi onların bir işe ve bir hobiye sahip olmaları, sporla ilgilenmeleri de faydalıdır. Bebekler, çocuklar ve gençler bir milletin geleceğidir. Geleceğin iyi ve huzurlu olması onların sağlıklı ve doğru yetiştirilmelerine bağlıdır.

Ve Hak Teala buyurur; “Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi cehennem ateşinden koruyun.!”

Engelsiz Gelişim Projesi.!

Türkiye Görme Özürlüler Kitaplığı (TÜRGÖK) ve Bergama M Tipi Çocuk Ceza İnfaz Kurumunun yürüttüğü “Engelli Dayanışması ile Engelsiz Gelişim Projesi” kapsamında, cezaevindeki tutuklular, kitaplık için 50 kitap seslendirecek.

TÜRGÖK Başkanı Tülay Yazgan, yaklaşık beş ay önce başlayan projenin tanıtımı amacıyla düzenlenen basın toplantısında, çalışmanın iki dezavantajlı grubun birbirine destek olmasını sağladığını belirtti.

Sabancı Vakfı Toplumsal Gelişme Hibe Programı tarafından desteklenen projenin maliyetinin yüzde 80’inin Sabancı Vakfı tarafından karşılandığını kaydeden Yazgan, “Tutuklu gençlere ve çocuklara, 12-18 yaş grubuna uygun Türk ve dünya klasikleri, kişisel gelişim ve güncel çocuk kitaplarından oluşan 50 adet kitap okutulacak. Bu kitaplardan 10 tanesinin seslendirmesi bitti. Çalışma tamamlanınca kitaplar TÜRGÖK üyesi görme engelli gençlere gönderilecek” bilgisini verdi.

Proje Koordinatörü Füsun Dokuzoğuz da sesli kitap üretmenin yanı sıra, görme engelliler ile özgürlüğü engelliler”in hayata olumlu bakmalarını sağlamayı ve okuma alışkanlığı kazandırmayı hedeflediklerini ifade etti.

Dokuzoğlu, 5 aylık süreçte İzmir Devlet Tiyatrosu (İDT) sanatçıları tarafından tutuklulara diksiyon ve akıcı okuma eğitimi verildiğini, cezaevinde seslendirme kabini oluşturduklarını, seslendirilmesi tamamlanan 10 kitabın, kitaplığa getirildiğini söyledi.

Proje destekçisi İDT’nin Müdür Yardımcısı Yusuf Köksal da sanat kurumlarının böyle sosyal etkinliklere her zaman katılması gerektiğine inandığını ifade etti.

Projenin, gelecek yıl nisan ayında tamamlanacağı bildirildi.

Pistte tarihi olay.!

Ampute atlet Oscar Pistorius, Dünya Şampiyonası’nda boy gösterecek.

“Bacakları olmayan en hızlı adam” lakaplı ünlü atlet, 27 Ağustos’ta Güney Kore’de başlayacak şampiyona için Güney Afrika Milli Takımı’nın kadrosuna dahil edildi. Pistorius, 400 ve 4×400 bayrakta madalya kovalayacak.  

AZMİN zaferi.. “Ampute” atlet Oscar Pistorius, insanoğlunun engelli olsa da neler başarabileceğinin en büyük kanıtı olarak tarih yazmaya devam ediyor. 24 yaşındaki sprinter, 27 Ağustos’ta Güney Kore’de başlayacak Dünya Atletizm Şampiyonası için, Güney Afrika Milli Takımı’na davet edildi. Pistorius’un 400 metre ve 4×400 bayrak yarışlarında koşacağı açıklandı. Böylece ilk kez büyük bir organizasyonda bir ampute atlet, normal atletlerle aynı anda yarışmış olacak. 

IAAF yasakladı, CAS izin verdi;

Doğuştan fibula kemiği olmayan ve karbon liflerinden yapılmış protez bacaklarla koşan 24 yaşındaki Pistorius, ilk kez 2007’de normal atletlerle birlikte yarışlara katılmıştı. 14 Ocak 2008’de Uluslararası Atletizm Federasyonları Birliği (IAAF), Pistorius’a, protezleri kendisine avantaj sağladığı gerekçesiyle, büyük organizasyonlarda yarışma izni vermemişti. CAS ise itiraz üzerine, 16 Mayıs 2008’de bu kararı kaldırmıştı. Ancak bu kez de Güney Afrikalı yetkililer, Pistorius’u Pekin Olimpiyatları kadrosuna dahil etmemişti.!

İtalyan kökenli, Lazio taraftarı;

Pistorius, bu yıl 19 Temmuz’da 400 metrede 45.07 koşarak, dünya şampiyonası ve olimpiyat A barajını geçtikten sonra, Güney Afrikalı yetkililer tarafından milli takım kadrosuna dahil edildi. Tam adı Oscar Leonard Carl Pistorius olan 24 yaşındaki ünlü atletin lakaplarından biri de Ridley Scott’un ünlü filminden esinlenerek takılan “Blade Runner..” İtalyan kökenli bir aileden gelen Pistorius, koyu bir Lazio taraftarı olarak biliniyor. Ampute atlet, hayır amacıyla 2008’de bir de müzik albümüne katkıda bulundu. 

Azmin zaferi.!

 

 

GÖRME engelli dağcı 42 yaşındaki Jörg von de Fenn, kız arkadaşı Sabine Handke’nin çantasına bağlı iple Ağrı Dağı’nın 5 bin 137 metre yüksekliğindeki zirvesine tırmandı. Jörg von de Fenn, ‘Görmememe rağmen Ağrı Dağının zirvesinde olmak çok güzeldi’ dedi..

Biri Avusturyalı, 21’i Alman 22 dağcı, geçen Cumartesi günü Doğubayazıt rotasından Ağrı’ya tırmanışa başladı. Berlin’de oturan Jörg von de Fenn, Alman kız arkadaşı 33 yaşındaki Sabine Handke’nin sırt çantasına iple bağlanarak önce 3 bin 200 metre yükseklikteki ana kampa çıktı. Ağrı Dağına tırmanacağı için sevinçli ve heyecanlı olduğunu söyleyen görme engelli dağcı, Kafkaslar’da Elbruz, Afrika’da Kilimanjaro’ya çıktığını belirtti.

Ağrı Dağının 4 bin 200 metresinde gruptan iki dağcı rahatsızlanarak tırmanmadan vaz geçti ve göri döndü. Görme engelli Fenn ise büyük bir istikrar göstererek 19 dağcı arkadaşıyla birlikte tırmanışın üçüncü gününde Ağrı Dağı’nın karlı doruğundan el salladı.

‘GÖRMESEM DE ZİRVE HEYECANINI YAŞADIM’

Ağrı Dağına ilk kez tırmandığını söyleyen Jörg von de Fenn, “Dağı görmedim fakat zirvesinde olmanın heyecanını yaşadım. Bu da herşeye değerdi. Kız arkadaşım Sabine’ye çok teşekkür ediyorum. O benim gözüm oldu. Görmüyor olmam benim için engel değil” dedi.

Tercüman ve dağ rehberi Bülent Kaçmaz, aralarında Jörg von de Fenn’in de bulunduğu grupla tırmanışı tamamlayarak Doğubayazıt’a döndüklerini söyledi.

Otizm’li Çocuklar İçin Pozitif Ayrımcılık Gündeme Geldi

YÖK, müzik dehası otistik Buğra sayesinde, sınav sistemindeki boşluğu gördü. Yetenekli otistiklere üniversitede kontenjan ayrılacak.

‘Müzik dehası’ olarak nitelendirilmesine rağmen devlet konservatuvarı lise bölümüne alınmayan, üniversite yolu da kapalı olan otistik Buğra Çankır’ın durumu YÖK’ü harekete geçirdi. YÖK, engelli öğrencilerin özel yetenekle öğrenci alan bölümlere gidebilmesi için çalışma başlattı. Hikâyeleri ‘Rain Man’ (Yağmur Adam) filmiyle beyazperdeye de yansıyan otistik çocuklar için pozitif ayrımcılık gündemde.!

Bodrum’da düzenlenen Klasik Müzik Festivali çerçevesinde eğitim alan otistik Buğra Çankır, iki kez liseyi okumak üzere konservatuvarı kazandığı halde kabul edilmeyince, hayalini üniversiteye ertelemişti. Ancak mevcut sınav sistemi onun üniversiteye girişine de izin vermiyordu ve Çankır’ın ailesi bu duruma isyan etti. Buğra’nın durumu medyada yer bulunca, YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, konuyu incelemeye aldı. YÖK, Buğra’nın babası Kemal Çankır’la da iletişime geçti.

Bu sınavla barajı geçemez;

YÖK’ün Buğra Çankır’ın yaşadığı engellerle tanışması, yetenekli engellilerin sorunlarıyla da yüzleşilmesini sağladı. Baba Çankır, YÖK yetkilileriyle yaptığı görüşmede, oğlunun yeteneğine rağmen, otistik olması nedeniyle Hacettepe ve Çukurova Üniversiteleri bünyesindeki devlet konservatuvarlarının lise kısmına kabul edilmediğini anlattı. Buğra’nın Bedii Sabuncu Güzel Sanatlar Lisesi son sınıfında kaynaştırmalı eğitim kapsamında öğrenci olduğunu anlatan baba Çankır, oğlunun sınıf arkadaşları gibi yükseköğretimde yeteneğini geliştirme yolunun açık olmadığını hatırlattı.

Buğra’nın üniversite sınavında barajı aşamayacağını anlatan Kemal Çankır, çözüm için yardım istedi;

Baba Çankır, Buğra’nın konservatuvarda okuyabilmesi için üniversite sınavında baraj puanını geçmesi gerektiğini ancak sınavın otistik çocukların ölçme ve değerlendirmesi için uygun olmadığını söyledi. Çankır, “Buğra’nın İngiliz Kraliyet Müzik Okulları’ndan aldığı sertifikaları, lise diplomasına eklenerek, üniversite sınavından muaf tutulabilir” dedi.

YÖK yetkilileri de yetenekli otistik çocukların yükseköğretime geçişlerindeki engelleri kaldırma sözü verdi. Engelli çocukların üniversiteye geçişlerine ilişkin bir çalışma yürüten YÖK, otistik çocuklar için de ayrı bir üniversiteye giriş sınavını gündemine aldı. Özel yetenekle öğrenci alan bölümlerde engelli adaylara pozitif ayrımcılık da öngörülüyor. YÖK, gelecek yıldan itibaren özel yetenekle öğrenci alan bölümlere engelli kontenjanı getirmeyi planlıyor. Bu öğrencilere başarılarını çeşitli rapor ve ödüllerle ispatlamaları durumunda mülakatsız giriş imkânı sağlanması gündemde.!

Müzik yeteneğiyle şaşırttı;

Bodrum 8. Uluslararası Gümüşlük Klasik Müzik Festivali kapsamında devlet sanatçısı Piyanist Gülsin Onay ve dünyaca ünlü piyanistlerin eğittiği 12 öğrenci arasında yer alan 17 yaşındaki otistik Buğra Çankır müzik yeteneğiyle şaşırtmıştı. Gülsin Onay, “Buğra gerçekten çok ender rastlanan bir yetenek. Piyano çalışından ve müzik kulağından gerçekten çok etkilendim. Buğra’nın mutlaka eğitimine devam etmesinden yanayım” demişti.

Otistik Buğra; Dünyada Kabul Görüyor, Kendi Vatanında Görmüyor.!