Stres bedelini ağır ödetiyor.!

Amerika’da yapılan araştırma, stresin insan yaşamında nelere mal olduğunu bir kez daha hatırlatır nitelikte.!

Zira araştırmaya imza atan bilimcilere göre, aşırı stres altında kalmak, saçların beyazlamasından kansere kadar birçok hastalığa neden oluyor.

Kuzey Carolina’daki Duke Üniversitesi’nden Prof. Robert Lefkowitz’in liderliğinde yapılan araştırmanın sonuçları Nature dergisinde yayınlandı.

Araştırmada stresin neden olduğu adrenalin salgısının saçların kırlaşması gibi kozmetik gelişmelerin yanı sıra kanser gibi ciddi sağlık sorunlarına da yol açabileceği görüldü.

Bursalı şoförlerden ‘özel’ işkence.!

Bursa’da Özel Halk Otobüsü şoförlerinin şehit aileleri, gaziler, engelli vatandaşlar ve basın mensuplarına yaptığı hakaretler “Bu kadarına da pes” dedirtiyor.

 

Şehit aileleri, gaziler, engelli vatandaşlar, PTT görevlileri ve basın mensuplarına Özel Halk Otobüsü şoförlerinin yapmış olduğu hakaretler herkesi hayrete düşürüyor. Genellikle eğitime tabi tutulmadan direksiyon başına geçen şoförler, şehit aileleri ve engelliler başta olmak üzere birçok vatandaşı da çileden çıkardı. Otobüse her bindiklerinde çeşitli hakaret ve küfürlere maruz kalan şehit aileleri, gaziler ve engelliler, sabır taşı olmaktan usandıklarını ve artık bu duruma bir çare bulunması gerektiğini söyledi.

Özel Halk Otobüsü şoförlerini defalarca şikayet ettiklerini ancak şoförlere karşı herhangi bir yaptırım yapılmadığını ifade eden Türkiye Harp Malulü Gaziler, Şehit Dul ve Yetimler Derneği Bursa Şube Başkanı Turgut Çakmak, şehit eşlerinin ve gazilerin Özel Halk Otobüsünden aşağı atıldığını söyledi. Şoförlerin hakaretlerine kendisinin de maruz kaldığını belirten Çakmak, “Otobüse bindiğimiz zaman şoförlere BUKART’ımızı gösteriyoruz. Şoförler, hiç bir sebep yokken, sadece devletin bize tanıdığı ücretsiz BUKART’ları görünce küfür etmeye başlıyorlar. Otobüsteki insanların önünde bizlere her türlü hakareti yapıyorlar. Bizde o kadar insanın içinde sessiz bir şekilde arka tarafa geçiyoruz. Ben bu ülkenin toprakları için bir oğlumu şehit verdim. Benim bir oğlum da bu vatan, bu bayrak uğruna gazi oldu. Bir gazimin şimdi kolu yok, bacağı yok. Ancak Özel Halk Otobüsü şoförleri bu acıları görmezlikten gelerek, ‘Bana ne şehit babasıysan.. Bana mı şehit verdin. Ben mi oğlunu askere gönder dedim’ şeklinde hakaretlerine maruz kalıyoruz. Bize çoğu defa milletin içinde ‘Bedavacılar’ diye bağırdılar. Cevap verdiğimiz zaman bizi otobüsten atıyorlar, aşağı indiriyorlar. Lütfen bu otobüsleri trafikten men etsinler” dedi.

Türkiye Harp Malulü Gaziler, Şehit Dul ve Yetimler Derneği Bursa Şube’si İkinci Başkanı Selami Soylu ise, özellikle devletin kendilerine tanımış olduğunu ücretsiz BUKART’ı kullanan vatandaşların otobüsten atıldıklarına şahit olduğunu söyledi.

“ŞOFÖRLERE CEZA KESİLMİYOR”

 
Hakarete maruz kaldıklarında 248 95 09 nolu şikayet hattını aradıklarını söyleyen Çakmak, “Binlerce kez şikayet ettik. Aradığımızda ‘biz gereken cezayı vereceğiz’ diyorlar. Ertesi gün otobüse bindiğimde yine aynı şoför, yine aynı hakaretler. Bıktık usandık artık. Bir şehit ve gazi babası olarak küfür işitmek zoruma gidiyor. Şikayet ettiğimiz zaman ayrıca bizden adres ve kimlik fotokopisi isteniyor. O zaman şikayet mercilerine soruyorum, Ceza kestiğiniz şoförlerin ceza makbuzlarının fotokopisini adresimizi ve kimlik fotokopimizi aldığınız halde neden bize göndermiyorsunuz? Ceza kesen adam, bunun ispatını da yapar. Kesinlikle ceza kesilmiyor” diye konuştu.

Şoförlerin hakaretleri yüzünden 6 yaşındaki çocuğunun kendisiyle aynı otobüse binmek istemediğini söyleyen ve engelli olan İlknur Başaran ise, “Bazen otobüs şoförleri için polis bile çağırıyoruz. İfadeleri bizleri çok kırıyor. Ben zaten engelliyim. Benim eşime ve çocuklarıma bile hakaret ediyorlar. Yolcuların içersinde rezil oluyoruz. Bursa, ulaşım açısından Türkiye’nin yüz karası” diye konuştu.

YOLCULARI TACİZ EDİYORLAR

 
Özel Halk Otobüsçüleri Odası’nın “halkotobusleri.com” internet sitesinde yer alan şikayetler ise akıllara durgunluk verdi. Otobüs şoförlerinin, şehit aileleri, gazi, basın mensupları ve vatandaşlara hakaret etmekle kalmayıp, yolcuları taciz etmesi ise vatandaşları hayrete düşürdü.

İşte o yolcuların şikayetleri;

Sema Ü., ” Bir akşam üstü Uludağ Üniversitesi’nden hareket eden Özel Halk Otobüsü’ne, İstanbul’dan gelen kızımı bindirdim. Ancak otobüs şoförü yolda bir benzin istasyonuna girmiş.. Şoför, ikinci sırada oturan kızımı ısrarla ön koltuğa çağırıyor. O arada kardeşini arayarak uzun uzun konuşan kızıma özel sorular soruyor. Benzinci de kızıma çay getirerek ısrarla içmesini istiyor. Kızımı Yunuseli’nde indirirken şoför elle tacize yelteniyor. Bu canımızı, malımızı, namusumuzu emanet ettiğimiz umumi araç sürücüsüne yakışıyor mu?”

Canan K., “Fakülte hastanesi önünden bindiğim B24 numaralı otobüs şoförü, sürekli hakaret eden tavırlar içinde olmuş, ismini rica ettiğimde ‘İstediğin yere kadar şikayet et’ şeklinde tehditkar tavırlarda bulunmuştur. Hakaret etmesindeki sebebi sorduğumda ise hakaretlerine devam etti..”

Yücel K., “23/A otobüslerinde yolculuk esnasında sigara içilmekte ve terbiyesizce küfür edilmektedir..”

Hüseyin İ., “Küçük Sanayi den hareket eden 35 / K nolu aracın sürücüsü, bir bayan yolcunun ‘ Kültür Okulları önünden geçmiyor musunuz?” sorusuna, çok ağır bir küfür ile cevap vermiştir..”

4. 5 Milyon engelli çocuktan yalnızca 100 bin kadarı eğitilebiliyor.!

Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Eğitim Fakültesi Özel Eğitim Bölümü Başkanı Yrd. Doç. Dr. İskender Özgür, Türkiye’de ilköğretim okullarına gitmesi gereken 4. 5 milyon engelli çocuktan yalnızca 100 bin kadarının eğitilebildiğini söyledi.

Yetenekleri ortaya çıkarılamayan üstün zekalı çocukların da ‘engelli’ olarak değerlendirildiğini vurgulayan Yrd. Doç. Dr. İskender Özgür, “Çocukların engellerine ve yeteneklerine göre ele alınıp, iyi eğitilmesi gerekiyor” dedi. Alanında uzman kişilerce engelli çocuklara uygun tanının konması gerektiğini belirten Yrd. Doç. Dr. Özgür, “Tanıdan sonra çocukların gereksinimlerinin tanımlanması gerekli.. Çocuğun yeterliliği ve yetersizliği tespit edilmeli” diye konuştu.

‘HEPSİ AYNI DEĞİL’

Yrd. Doç. Dr. Özgür, Türkiye’de ilköğretim okullarına gitmesi gereken 4. 5 milyon engelli çocuktan yalnızca 100 bin kadarının eğitilebildiğini söyledi. Engelli çocukların eğitimiyle ilgilenecek yetişmiş personelin bulunmadığını kaydeden Yrd. Doç. Dr. İskender Özgür, şunları söyledi;

“Engelli çocukların hepsinin aynı kategoride değerlendirilmesi yanlış. Ayrıca engellilerle ilgili sadece engelli çocuklara sahip olanların değil, olmayanların da duyarlı olması gerekiyor. Bu Türkiye’nin önemli bir sorunudur. Engellilerle ilgili çıkartılan yasalara bile ne yazık ki uyulmuyor. Her sınıfta rehberlik öğretmeni gibi özel eğitimci de olmalı.. Maalesef ülkemizde her okulda rehberlik ve danışmanlık öğretmeni olmadığı gibi özel eğitimci de yok. Çözüm için duyarlı olunmasını ve adım atılmasını bekleyen milyonlarca çocuğumuz var. Bu çocukların eğitilmesi, Türkiye’nin geleceğini daha da aydınlatacaktır. Onlara daha fazla engel olunmasın..”

İşaret Dili İle Somali’yi Anlattı.!

24. Dönem parlamentosunda CHP İstanbul Milletvekili Şafak Pavey ile beraber işaret dilini bilen iki milletvekilinden biri olan AK Parti Ankara Milletvekili Selamoğlu, AA’nın sorularını, işaret dilini de kullanarak yanıtladı.

Milletvekili olmadan önce AK Parti Kadın Kolları Ankara İl Başkanı olduğunu anımsatan Selamoğlu, bu dönemde kurs açtıklarını ve işaret dilini o zaman öğrendiğini söyledi.

İşitme engellilerle konuşmak istediklerinde mutlaka tercüman gerektiğini ifade eden Selamoğlu, bu dili öğrenmesiyle bu sorunun ortadan kalktığını dile getirdi.

Selamoğlu, işitme engellilerin bir çok sıkıntısının olduğunu ve onlara yardım etmek istediklerini anlatarak, ”Yardım edebilmek için de bir şekilde işaret dilini öğrenmek gerekiyordu” dedi.

Seçim çalışmaları sırasında bu dili kullandığını ve bundan işitme engellilerin çok mutlu olduğunu belirten Selamoğlu, ”Özellikle derneklere gittiğimiz zaman bazı işitme engelliler benim işaret dilini bildiğimi bilmiyorlardı. İşaret diliyle konuşmaya başlayınca çok sevindiler, mutlu oldular” diye konuştu.

İşaret dilinin uluslararası olduğunu ancak ülkeler arasında yaklaşık yüzde 40 farklılıklar bulunduğunu ifade eden Selamoğlu, başka ülkelerde de 3 saat sonra bir şekilde anlaşılabildiğini kaydetti.

Selamoğlu, işaret dilinin alfabesinin olduğunu ancak alfabenin yetmediğini, mimiklerin ve kelimelerin de öğrenildiğini söyledi. Selamoğlu, şunları ifade etti;

”İşitme engellilerin sorunları var. AK Parti olarak bu sorunları biliyoruz. Sorunlarla ilgili bakanlarımızla görüştük, konuştuk, sorunlarımızı anlattık. Özellikle Milli Eğitim Bakanımıza, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımıza konuları ilettik, sorunlardan bahsettik. İşitme engellilerin özellikle engelli sınavlarıyla, hastanelerle, bankalarla ilgili sıkıntıları var. İnşallah bu dönem bu sorunları çözeceğiz..”

SOMALİ

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Somali ziyaretine de eşlik ettiğini dile getiren Selamoğlu, yaşadıklarını şöyle anlattı;

”Televizyonda seyrediyoruz. Zannediyordum ki ben sadece bölgede açlık var her yerde değil ama tüm Somali aç.. Farklı, değişik bir zamanda yaşıyorlarmış gibi.. Biz uçağa bindik 21. yüzyıldı indiğimizde milattan önce.. Bu çok kötüydü. Böyle bir şeyi göreceğimi zannetmiyordum. Sorunlar var ama çözümü bilmiyorlar, yapamıyorlar. Bir şekilde biz onlara öğretmen olacağız. Somali’de özellikle susuzluk var, yemek yok.. Her taraf çadır. Biz başkente gittik Başkent de aynı. Her yer aynı. Anlamak mümkün değil.. Çok kötü.. Her yer çöp.. Çöpler toplanmıyor. Başbakanımız çöp arabaları gönderecek, hastane yapılacak, okullar açılacak, yollar yapılacak. Yapılacak çok şey var. Somali’den döndükten sonra gördüklerimi yazmak istedim ama kelimeler bulamadım.

Üzülüyorduk ama bunu bu şekilde hissetmiyorduk. İnsanlara, o halka çok acıyorum. Çok üzülüyorsunuz ama çok uzun zaman gerekiyor. Bugün yaptığımız şeyler hemen sonuç vermiyor. Daha hızlı olmamız lazım.. Sonuçları zamanla ileride alınacak. Çünkü, hiçbir şey yok Somali’de.. Yazma, okuma yok.. Her şeyden önce su yok.. Su yoksa, gerçekten medeniyet olmuyor. Su yok, yemek yok ama silah var. Amerika para almadan dağıtmış silahları.. Kardeşler birbirleri öldürüyorlar. Birbirlerine acıma yok.. İnşallah bundan sonraki dönem bu kavga bitecek. Bu kavga bittikten sonra Somali de gelişecek..”

Somali’de inişte tehlike atlatan uçakta olduğunu dile getiren Selamoğlu, ”O anda bir şey hissetmedim. Kazadan sonra bir korku oluyor. Havaalanı var ile yok gibi.. Kara tarafından inilirse tehlikeliymiş.. Okyanus tarafından inildi. O da ayrı bir tehlike.. Çünkü, pistte çukurlar var. Herhangi bir işaret yok.. İndik çok şükür ama uçak hasar gördü. Yeni uçağın gelmesini bekledik” dedi.

Selamoğlu, işaretle konuşmasında yanlışlarının olabileceğini belirterek, bundan dolayı özür diledi.

GATA’ya da ‘deney’ izni.!

Hasta askerleri kobay olarak kullandığı iddialarıyla gündeme gelen GATA, resmen klinik araştırma yapacak kurumlar arasına girdi.

İnsanlar üzerinde yapılan tıbbi araştırmaları da kapsayan ‘klinik araştırmalar yönetmeliği’ne ‘GATA’ ayarı geldi. Yeni yönetmelikte, klinik araştırmalar yapabilecek kurumlar arasına Gülhane Askeri Tıp Akademisi de dahil edildi.

GATA geçen yıl klinik araştırmalarda askerlerin de izinleri olmadan kullanıldığı iddiasıyla gündeme gelmiş, akademi bu iddianın doğru olmadığını belirtmişti.

Klinik Araştırmalar Derneği Başkanı Hamdi Akan, “GATA da bir eğitim kurumu, başka kurumlardan farkı yok.. Eski yönetmelikte GATA’nın adının olmaması klinik araştırmaların burada yasak olduğu anlamına gelmez. Yeni yönetmelikte daha detaylı bir şekilde adı verilerek düzenleme yapılmış” diye konuştu.

Radikal’in haberine göre, Klinik Araştırmalar Yönetmeliği, geçen hafta sessiz sedasız değiştirildi. 23 Aralık 2008 tarihinde yürürlüğe giren yönetmeliği kaldıran yeni düzenlemede, tıp dünyasındaki son gelişmeler de yer aldı. Buna göre, klinik araştırmalar yönetmeliği artık insanlar üzerinde yapılacak kök hücre nakli araştırmalarını da kapsayacak.

Araştırmalara geleneksel bitkisel tıbbi ürünler, kozmetik hammadde veya ürünleri dahil insanlar üzerinde diğer tüm madde ve ürünlerle yapılacak klinik araştırmaları, organ ve doku nakli, cerrahi yöntemler ve gen tedavisi de dahil.!

Ast-üst sorunu olabiliyor;

Yönetmelikte gerçekleştirilen bir diğer değişiklik ise GATA’nın faaliyetleriyle ilgili oldu. Yönetmeliğin ‘Klinik araştırma yapılacak yerler, standartları ve izin başvurusu’ başlıklı 16. maddesinde; klinik araştırma yapabilecek yerler arasına ‘Gülhane Askeri Tıp Akademisi dahil üniversite sağlık uygulama ve araştırma merkezleri, üniversitelere bağlı onaylanmış araştırma geliştirme merkezleri, Refik Saydam Hıfzısıhha Merkezi ve bakanlık eğitim ve araştırma hastaneleri’ de eklendi.

Klinik Araştırmalar Derneği Başkanı Hamdi Akar, değişikliği yorumlarken, “Baktığınızda GATA da bir eğitim kurumu.. Diğer kurumlardan farkı yok.. Tek fark hasta potansiyelinin önemli bir bölümü askerlerden oluşuyor ve ast-üst ilişkisine bağlı olarak bazı durumlarda sorun yaşanabiliyor” diye konuştu.

Gönüllü onay formuyla;

Askerlik görevini yapan er ve erbaşların söz konusu yönetmeliklerde ‘kısıtlı’ olarak nitelendirildiğine dikkat çeken Akar, bu durumda da gönüllü onay formu ve ilgili izinlerin ardından araştırma yapılabildiğine dikkat çekti.

GATA’nın yeni yönetmelikte yer almasını ‘daha kapsamlı bir düzenleme’ amacına bağlayan Akar, “Eski yönetmelikte adının olmaması yasak olduğu anlamına gelmez. Eskiden de GATA’da araştırmalar yapılıyordu” diye konuştu. Askerlerin bilimsel araştırmaların dışında bırakılamayacağını kaydeden Akar, “Bir dönem Körfez ülkesine giden askerlerle ilgili araştırmalar ve bu araştırmaların kapsamı tartışılmıştı. Araştırma yapamazsanız, askerlerle ilgili hiçbir bilgi edinemezsiniz” dedi.